|
|
|
Mustafa (2.)
( 14.5.1664)- (7.12.1703)
|
|
Osmanlı sultanlarının yirmiikincisi ve İslam halifelerinin seksenyedincisidir.
Saltanatı: 1695-1703
Babası: Sultan Mehmed-IV. - Annesi:Rabia Gülnuş Sultan
Doğumu: 5 Haziran 1664 Vefatı: 20 Aralık 1703
Küçük yaştan itibaren devrin en iyi alimlerinden tahsil ve terbiye gördü. Ayrıca devlet idaresini ve harp oyunlarını çok iyi öğrendi. Amcası II. Ahmet Han'ın 6 Şubat 1695'te vefatı üzerine 31 yaşında tahta çıktı. Genç Padişah gayretli ve vatan sevgisiyle dolu idi. Nitekim yayınladığı ilk hatt-ı hümayunda "Zevk u sefa ve rahatı kendümüze haram eylemişüzdür." diyordu.
Sultan Mustafa, ceddi Kanuni Sultan Süleyman gibi bizzat ordusunun başında sefere çıkmak istiyordu. Devlet adamları Sultan'ın sefere çıkması halinde büyük masraflar gerekeceğini ve kazara bir yenilgi halinde de adının mağlup bir hükümdara çıkacağını bildirdiler. Bunun üzenine Sultan Mustafa; "Bana hazine lazım değil. Kuru ekmek yerim. Vücudumu din uğruna feda ederim. Her ne denlu meşakkat arz olunsa, sabr ve tahammül ederim. Hizmet-i ibadullah (Allah'ın kullarına hizmet) tamama ermeyince seferden dönmem." diyerek kesin kararını bildirdi.
Nihayet 30 Ağustos 1695 günü Mustafa Han halkın da zafer duaları arasında Avusturya işgalindeki Macaristan'ı kurtarmak için ilk seferine çıktı. 9 Eylül günü Lipva kalesi alındı. 22 Eylül'de Lagos kalesi yakınında Temes suyu kenarında bulunan Avusturya ordusunu bozguna uğrattı. Lagos Osmanlıların eline geçti. Bu arada ordunun ikinci bir kolu da Şebeş kalesini zaptetti. Mevsimin ilerlemesiyle Mustafa Han ordunun başında İstanbul'a döndü. Halk bu büyük zafer için şenlikler yaptı.
Padişah, Avusturya'ya son ve kesin bir darbenin vurulması için yeni bir seferin lüzumuna inanıyordu. Ancak 17 Haziran 1697'de bu maksatla çıkılan sefer, sadrazam Elmas Mehmet Paşa ile Temeşvar muhafızı Koca Cafer Paşa'nın Padişah'ı yanlış yola sevk etmeleri Zente bozgununa sebep oldu. Bu sırada Venedik, Rusya ve Lehistan birlikleri de saldırıya geçtiler. Padişah sulh istemek zorunda kaldı. Uzun görüşmelerin sonunda imzalanan Karlofça antlaşmasıyla (1699) Erdel ve Macaristan'ın büyük bölümü Osmanlıların elinden çıktı. Azak kalesi Ruslara bırakıldı. Kamaniçe, Ukrayna ve Podolya eyaletlerini ise Lehistan aldı. Bu geniş toprak parçalarının Osmanlıların elinden çıkmasının izleri pek derin oldu. Osmanlıların adil idaresinden ayrılmak istemeyen 1400 Macar ailesi göz yaşları içerisinde Türk topraklarına hicret ettiler.
Sultan Mustafa Han, Karlofça antlaşmasından sonra askeri ve mali teşkilatlarda ıslahat hareketlerine girişti. Donanmada çektiri usulünün kullanılması terk edilerek kalyon sistemine geçildi. Bilhassa Mezemorta Hüseyin Paşa'nın kaptan-ı deryalık döneminde yaptığı çalışmalar ile kısa bir sürede kalyon miktarı kırka ulaştı. Ayrıca bahriyenin ıslahı ve ihtiyaçlarının giderilmesi için bir kanunname ilan edildi. Buna göre deniz ümerasının bahriyeden yetişme kimselerden seçilmesi esası getiriliyordu. Diğer taraftan kapıkulu ocakları arasında yapılan ıslahatlar yeniçeri ve sipahilerin haşlarına gitmedi. Bazı devlet adamlarının tahriki ile başlayan ayaklanma sonunda Sultan Mustafa Han 22 Ağustos 1703'te tahttan indirildi. Saraya geldiğinde kapıda kendisini feryat ederek karşılayan Valide Sultan'ın elini öptükten sonra; "Kul beni tahttan indirmişler, yerine karındaşım Sultan (III.) Ahmet'i padişah eylemişler; Allah mübarek eyleye, evlatlarım kendisine Allah emaneti olsun." sözleriyle kendisine ayrılan özel daireye çekildi. Mustafa Han, hizmetleri ortada iken karşılaştığı bu durumdan dolayı çok müteessir oldu. İstiska hastalığından da muzdarip bulunan Sultan, nihayet 20 Aralık 1703'te vefat etti. Yeni Cami'deki türbede babasının ayak ucunu defnedildi.
Dokuz seneye yakın Osmanlı sultanlığı yapan II. Mustafa Han, muktedir, gayretli, vatanperver, çalışkan ve değerli bir padişahtı. Ordularının başında sefere giden son Osmanlı sultanıdır. Alimlere ve hocasına karşı hürmeti çok fazla idi. Edebiyata merakı olup Meftunî ve İkbalî mahlasıyla şiirler yazmıştır.
|
|
|