Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Değerli Üyeleri, Yüce meclisi Bakanlar Kurulu ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum. Önümüzdeki dönemin milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. 9 Kasım 1989 günü Sayın Cumhurbaşkanı yeni hükümeti kurma görevini şahsıma tevdi ettiler. 46. Cumhuriyet Hükümetinin Başbakan Sayın Turgut ÖZAL’ ın 31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurbaşkanlığına seçilmesi münasebetiyle, o tarihten bu yana yeni hükümetin teşkili konusunda meydana getirilmeye çalışılan tereddütleri izale etmek amacıyla aynı gün Hükümet listesini Sayın Cumhurbaşkanına sundum. Liste kabul buyurulunca 47. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti teşekkül etti. Anayasamızın 110. maddesi gereğince Hükümetimizin Programını Yüce Heyetimize takdim etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Konuşmamın başında şu hususu bilhassa belirtmek istiyorum. 1983 yılı sonundan itibaren altı yıldan beri iktidarda partimizin hükümet programları birbirinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Ayrıca, partimizin seçim beyannamesi ve hükümet programı arasında da tam bir tutarlılık ve ayniyet vardır. Bu bakımdan Yüce meclise takdim etmekte olduğum bu hükümet programı tabii olarak devamı olduğumuz geçmiş hükümet programına paralellik arz etmektedir. Ancak, son iki yılda meydana gelen değişiklikler ve gelişmeler dikkate alınarak gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Takdir buyurucağınız gibi siyasi hayatın en önemli biri devamlılık ve istikrar ilkesidir. Biz hükümet olarak, daha önceki Anavatan iktidarı dönemlerinin bütün icraatlarının ve vaatlerinin takipçisi olacağız. Değerli Milletvekilleri, İktidarımız döneminde geride bıraktığımız yıllar siyasi ve ekonomik istikrarın güçlendiği, sosyal problemlerin çözülerek hafiflediği, herkesin yarınından emin ve geleceğe güvenle baktığı, demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleştiği insan haklarına saygının büyük duyarlılık içinde sürdürüldüğü, ülke itibarının arttığı parlak bir dönem olmuştur. Türkiye, anavatan iktidarı döneminde ekonomik alanda, dinamik ve çağdaş gelişmelere uygun bir kalkınma programı uygulamış, temel sektörlerde önemli yatırımları ve gelişmeleri gerçekleştirmiştir. Türkiye Anavatan iktidarıyla, tavizci ekonomik anlayışı terk edip, ekonomiyi ülke imkanlarına ve gerçekçi kaidelere göre yöneten bir anlayışa kavuşmuştur. Türkiye Anavatan iktidarıylai kavgasız, döğüşsüz, küskünlüğü ve kaprisi olmayan bir siyasi dönem geçirmiş, sevgiye dayanan, uzlaşmacı, medeni ve seviyeli bir siyasi faaliyetin güzel örnekleri yaşamıştır. Türkiye anavatan iktidarıyla, sivil idare döneminde anayasasını değiştirabilen, demokrasinin geliştiği ve yerleştiği bir ülke hüviyeti kazanmıştır. Türkiye Anavatan iktidarıyla, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını asgariye indirerek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin kalkınmasına yönelik kalıcı temeller atmıştır. Türkiye Anavatan iktidarıyla, dar gelirlilerin sorunlarını çözerek, insanı yuva sahibi yapacak, savunma sanayiini kuracak mali kaynakları bütçe dışından sağlamış, ülke potansiyelini öncelikli hedeflere seferber etmeyi başarmıştır. Hülasa, Türkiye Anavatan iktidarıyla ilim ve medeniyeti kucaklamış, ölçülü ve seviyeli bir siyasi anlayışla, daha ileri, daha güçlü ülke olma yolunda tarihi hamleler yapmıştır. Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri, İlk Anavatan Hükümeti kritik bir dönemde iktidar olmuştur. Buna rağmen 6 Kasım 1983 seçiminden bu yana Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak demokratik sistem tam anlamıyla rayına oturtulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna ferdi müracaat hakkı tanınmıştır. Uzun yıllardan beri arzu edilen, ancak daha önce Türkiye’ nin şartları dolayısıyla cesaret edilemeyen, Büyük Atatürk’ ün muasır medeniyet seviyesi olarak hedef gösterdiği Avrupa Topluluğu’ na tam üyelik müracaatı yapmak bize nasip olmuş bu konuda gerekli çalışmalar ısrarla sürdürülmüştür. Kuruluşumuzun ilk gününden beri belirttiğimiz gibi ANAVATAN PARTİSİ ülkemizin ve insanımızın yapısına uygun, milletimizin menfaatleri istikametinde birleştirici, hoşgörü ve uzlaşmayı siyasetin harcı sayan bir partidir. Bugün Türkiye’ de rahat ve medeni bir tartışma ortamı mevcuttur. Farklı düşüncelere ve siyasi görüşlere sahip olanlar eskiye göre birbirlerine daha fazla hoşgörülüdür. Vatandaşlarımız, farklı görüşlerede sahip olsalar dost ve kardeş olarak bir arada bulunmasının huzurunu yaşamaktadırlar, Bu ortamın meydana gelmesinde ANAVATAN PARTİSİ’ nin şüphesiz ki büyük rolü olmuştur. Değerli Milltvekilleri, 1980’ lerin sonuna yaklaşırken, siyasi hayatımızdaki eğilimler, 1970’ li yılların Türkiye’ sinden çok farklıdır. Milletimiz, vatandaşımız aşırılıktan ve kavgadan hoşlanmıyor. Hele bu gibi vasıfları kendisini idare etmeye talip olanlarla görmeyi istemiyor. ANAVATAN PARTİSİ olarak biz daha başlangıçtan itibaren barışı ve sevgiyi kendimize şiar edindik. İktidar olmayı kavgada değil, sevgide gördük. Seçim beyannamemizde şunu söylemiştik: “ Önümüzdeki dönemde en önemli meselelerimiz siyasi ve ekonomik istikrarın ve buna bağlı olarak huzur ve güvenin devam ettirilmesidir. Herşeyin başında ise siyasi istikrar gelmektedir. Bu da birlik, beraberlik içerisinde, birbirleriyle uyumlu bir siyasi kadronun tek başına iktidar olması ile mümkündür.” Anavatan iktidarı dönemi tarihimize siyasi istikrarın pekiştiği, demokrasinin geliştiği yıllar olarak geçecektir. Muhterm Milletvekilleri, Hükümet olarak siyaseti, açık olmayan fikir ve tedbirlerin, yapılamayacak işlerin, yerine getirilemeyecek vaadlerin, sloganlarından ibaret programların itibar edildiği bir hizmet alanı olarak görmüyoruz. Sadece bize karşı olduklarını söyleyerek hizmete talip olanların hizmet vermelerinin mümkün olmadığına, herkesin neyi, nasıl yapacağını, kaynağı nereden bulacağını açıkça ifade etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugün ve yarın sorunlarımızın geçici tedbirlerle, kulağa hoş gelen slagonlarla çözülebileceğini sanmak bilgisizlik değilse gaflettir. Memnuniyetle ifade etmek isteriz ki, toplumumuz bu çeşit yaklaşımlara itibar etmekte, muhteva ve tutarlılık aramaktadır. ANAVATAN iktidarı Türkiye’ nin meselelerine yepyeni bir bakış tarzı getirmiştir. Ekonomik ve sosyal meselelere getirdiğimiz çözümler geçmişten tamamiyle farklı olduğu gibi, bizatihi siyasi meselelere yaklaşımımız kavgadan uzak, uzlaşıcı ve yapıcıdır. ANAVATAN PARTİSİ’ nin T.B.M.M.’ nde yaptığı çalışmalar ve Hükümet icraatıyla son altı yılda Türkiye’ yi nereden alıp nereye götürdüğü ortadadır. Türkiye büyük bir gelişme ve yapı değişikliği içindedir. 30-40 yılda, hatta Cumhuriyet süresince yapılamayan, yapılmasına cesaret dahi edilemeyen ekonomik, sosyal ve idari reformlar 6 yıla sığdırılabilmiştir. İleri ve modern bir ekonomik sistemin hemen hemen bütün temel taşları yerli yerine oturtulmuş, rekabete dayalı serbest pazar ekonomisini çalıştıracak şartlar sağlanmıştır. Değerli Milletvekilleri, İktidarımızın son altı yıllık döneminde yaptıklarımız ve elde edilen başlıca sonuçlar şöyledir: * Kambiyo rejiminde köklü değişiklikler yapılmış, konvertibiteye geçilmiş, döviz bulundurmak suç unsuru olmaktan çıkarılmıştır. Altın dış ticareti serbest bırakılmıştır. Bugün ülkemiz dünyanın en rahat kambiyo rejimlerinden birine sahiptir. * Vergi sistemi modernleştirilmiştir. 25 yıldan beri sadece sözü edilen KDV uygulamaya konulmuş, Serbest Muhasebeci, Mali Müşavir, Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu çıkarılmıştır. * Gümrük bütünüyle gözden geçirilmiş, koruma makul nisbetlere indirilmiş, Türkiye’ yi dışarı açılmaya teşvik edecek şartlar geliştirilmiştir. * Faizler serbest bırakılmıştır. * Köprü, baraj gibi tesislerin gelir ortaklığı senetleri ile konut ve arsa sertifikası çıkarılarak gönüllü tasarruflar teşvik edilmiş, sermaye piyasası kurulmuştur. * Yatırım işletme ve dış ticareti kapsayan yeni bir entegre teşvik sistemi geliştirilmiştir. * Toplu Konut Fonu, Kamu Ortaklığı Fonu, Savunma Sanayiini Geliştirme Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi, genel bütçe dışında fonlar teşkil edilerek önemli kaynak arttırıcı tedbirler alınmıştır. Böylece, konut, baraj, köprü, enerji santralleri ve savunma sanayii yatırımlarında büyük hamleler başlatılmıştır. Sosyal Dayanışma Fonundan yüzbinlerce vatandaşımıza yardım yapılmaktadır. Atatürk Barajı, bir anlayış sayesinde kısa dönemde bitme noktasına gelmiştir. * Dünyada ilk defa olarak Türkiye’ de altyapı projelerinde YAP-İŞLET-DEVRET modeli geliştirilmiş ve buna göre önemli projelerin anlaşması yapılmış, uygulanmaya konmuştur. Takip edilen ekonomik politikaların neticelerini en iyi şekilde, GSMH, ihracat ve Türkiye’ nin dış kredi itibarında görmekteyiz: * GSMH (1984-1989) döneminde ortalama %5.2 artmıştır. * 1979 yılında ihracatımız 2.2 milyar dolarken bunun %35’ i sanayi malları idi. Bu yılki ihracatın ise 12 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. Bunu ise % 80’ i sanayi mallarıdır. Türkiye dünyanın en gelişmiş ülkelerine çok çeşitli sanayi malları ihraç eder hale gelmiştir. Nitekim, 1989 yılında, OECD ve At ülkelerine yapılan ihracat % 12 düzeyinde artmıştır. * Türkiye son altı yılda kredi itibarı en süratli yükselen ülke olmuştur. * Merkez Bankası rezervleri 1983 yılında 1.2 milyar dolar iken bugün 4.2 milyar dolara yükselmiştir. * Tarımda önemli üretim artışları kaydedilmiştir. 1984-1988 döneminde tarımın ortalama gelişme hızı %4.6’ dır ve bu hız plan hedefinin hayli üzerindedir. Bu yıl kuraklık nedeniyle tarım sektöründe % 6.3 düşüş beklenmektedir. * 41 Baraj tamamlanmıştır. Bu sayı yıl sonunda 51’ e ulaşacaktır. Halen 62 baraj inşa halindedir. Son altı yılda 700 bin hektar civarında alan sulamaya açılmıştır. Güneydoğu Anadolu Projesi bütün hızıyla devam etmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa Tüneli muhtemelen 1991’ de hizmete girecek, Harran Ovası sulanmaya başlanacaktır. * Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve çevre yolları hizmete girmiştir. * Toplu Konut Fonu’ ndan 640 bin adet konut finanse edilmiştir. * 1983 yılında dış turizm gelirimiz 411 milyon dolar, yatak kapasitemiz 66 bin idi. Bu yıl sonunda yatak kapasitesi 160 bini bulacak, dış turizm geliri ise 2.6 milyar dolar civarında olacaktır. Halen 257 bin yataklık turizm tesislerinin inşaatı devam edecektir. * Türkiye’ nin çimento üretimi 1983’ te 13.6 milyon ton, 1988’ de 22.3 milyon tondur. Demir-Çelik üretimi ise 1983’ te 3.9 milyon ton, 1988’ de 8 milyon tondur. * Cumhuriyet süresince 1983 sonuna kadar 24.400 köye elektrik verilmesine mukabil, geçen beş yılda 36.500 köy ve mezraya elektrik götürülmüş, bir kaç köy dışında elektriksiz köy kalmamıştır. * 580 bin adet gecekondu ve imar affından faydalanan yapıya elektrik bağlanmıştır. * 1983 yılında 27.3 milyar Kwh olan elektrik enerjisi üretiminin 1989’ da 52 milyar keh. olacağı beklenmektedir. * Savunma sanayiinde önemli hamleler yapılmıştır. * Haberleşmede büyük hamleler yapılmıştır. 1983 yılında toplam telefon hattı sayısı 1.9 milyon, bunun 1.6 milyonu otomatik idi. 1988’ de ise toplam telefon sayısı 5.9 milyon ve bunun 5.3 milyonu otomatiktir. 1983 sonunda 10.300 köyde telefon olmasına mukabil 1988 sonunda 37.300 ünite telefona kavuşmuştur. Şehirler ve milletlerarası otomatik konuşma yapan köy sayısı 1983 yılında sadece 12 iken, 1989 yılında 30 bini aşacaktır. * 1993 yılında 42.500 adet olan otomobil üretimi 1988 yılında 120 bin adede yükselmiştir. * Yıllık fiili yabancı sermaye girişi 1983 yılında 46 milyon dolar iken, 1988 yılında 352 milyon dolara ulaşmıştır. 1989 yılında bu rakamın 450 milyon dolara ulaşması beklenmektedir. * Havayolu ile taşınan yolcu sayısı 1983 yılında 2.2 milyon iken, 1989 yılında 4.5 milyona çıkmıştır. * 1983 yılında çoğu siyah beyaz olan televizyon sayısı 5.2 milyon iken, bu sayı 1989 yılında büyük bölümü renkli olmak üzere 10.2 milyona yükselmiştir. * Tamamiyle renkli televizyon yayına iktidarımız döneminde geçilmiş, ikinci ve üçüncü kanal TV başlatılmış, ayrıca Güneydoğu Anadolu Bölgemiz için özel bir yayın kanalı devreye sokulmuştur. Televizyon haftalık yayın saati 1983 yılında 37 saat iken, 1989’ da 213 saate yükselmiştir. * 1983’ te sosyal güvenlik kapsamındaki nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 48.1 iken 1989 yılında bu oran yüzde 59.1’ e ulaşmıştır. * Konut sektöründe 1983 yılında inşaat ruhsatı alan konut sayısı 169 bin iken, 1988’ de 473 bine ulaşmıştır. * Okur-yazar nüfusunun oranı 1983 yılında yüzde 76 iken 1989 yılında yüzde 89’ a yükselmiştir. * Yüksek öğrenimde yurt kapasitesi 1983 yılında 47 bin, 1989’ da 131 bindir. Kredi verilen öğrenci sayısı 1983’ te 29 bin, 1989’ da 75 bindir. * Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu çıkarılmış, uygulama başlatılmıştır. Çırakların mesleki eğitim süresince sigorta primlari devletçe ödenmektedir. * Belediyelere önemli mali kaynaklar tahsis edilmiş, yetkileri arttırılmıştır. * 4 ilçe il, 120 kasaba ilçe yapılmıştır. * Gecekondu imar affı çıkarılmıştır. * Bürokratik işlemlerde formaliteler azaltılmıştır. * Mersin ve Antalya serbest bölgeleri açılmış, diğer iki bölgenin çalışmaları devam etmektedir. Sayın Başkan, Değerli Milletevekilleri, Önümüzdeki dönemde neler yapacağımızı belirtmeden önce bazı temel konulardaki görüşmelerimizi ifade etmek istiyorum. Devlet, başta vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması olmak üzere, adaletin temini, yurt savunması, emniyet ve asayişin sağlanması, sosyal ve iktisadi faaliyetlerin ve hizmetlerin en verimli bir şekilde yapılabilmesi maksadıyla gene millet tarafından kurulu müesseselerden meydana gelir. Devlet millet için vardır. Devletin millet ile bütünleşmesi esastır. Refahın tabana yayılması, fakirliğin ve işsizliğin ortadan kaldırılması gayesiyle, sosyal adalet, sosyal güvenlik ve sosyal yardımın düzenlenmesi ve sağlanması; sosyal hizmet ve faaliyetlerin tanzim, teşvik, yönlendirilmesi ve gereğinde doğrudan yapılması devletin başlıca görevleri arasındadır. İktisadi faaliyetlerde devlet genel olarak bütün millete hitap edecek altyapı mahiyetindeki hizmetlere yönelmelidir. Asıl olan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır. Devlet müesseselerinin kuruluşunda ve işleyişinde temel prensip, işlemlerin müessir, sür’ atli ve verimli bir şekilde yürütülmesidir. Bunun için sistem açık, basit ve kolayca anlaşılır olmalıdır. Devlet kuruluşlarının hakiki ve hükmi şahıslarla ilişkilerinde itimat esas, şüphe istisnaidir. Sistemin işleyişinde iyiliğin ve faziletin hakim kılınması, verimin geliştirilmesi hedefimizdir. Değerli Milletvekilleri, Adalet mülkün temelidir. Adaletin temini ve dağıtımı, kişi hak ve hürriyetleri ile hukukun üstünlüğünün korunması devletin temel görevleri arasındadır. Adalet, hak ve hürriyetlerin teminatı olduğu kadar, hürriyetlerin kamu menfaatleri aleyhinde kullanılmasının da teminatıdır. Kanun önünde eşitlik esastır. Adaletin vatandaşlar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın gerçekleştirilmesi, milli birlik ve beraberliğin tesisinde ve devlete güvenin temininde asli unsurdur. Yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esastır. Adalet sür’ atle yerine getirilmeli, cezalar müessir ve caydırcı olmalıdır. Geciken adalet yerine gelmemiş adalettir. Adalet Bakanlığı ve yargı organlarının imkanlarının geliştirilmesi, sistemin modernizasyonu, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve kanunların mahkemelerin yükünü azaltacak şekilde gözden geçirilmesi hedefimizdir. Toplumun maddi ve manevi olarak yükselmesinde ve yücelmesinde temel unsur insandır. Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ifadesini bulan bu hak ve hürriyetlerin sağlanması ve teminat altına alınması için hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünü esas alan devlet nizamını temel şart görürüz. Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna ferdi müracaat hakkının geçekleştirilmesi bu açıdan çok önemli bir adımdır. Muhterem milletvekilleri, Millete en iyi hizmet verebilmesi, devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edilebilmesi ancak demokratik sistem ile mümkün olabilir. Demokrasi insan hak ve hürriyetlerine saygının en yüksek olduğu, insan hak ve hürriyetlerinin en iyi şekilde korunduğu sistemdir. Temel vasıfları adalet ve hukukun üstünlüğü olan demokratik sistem, insan şeref ve haysiyetinin, söz, düşünce, kanaaat, din ve vicdan hürriyetinin en güvenilir teminatıdır. Millet hakimiyeti demokrasinin esasıdır. Halkın serbest oyu ile seçilmiş üyelerden kurulu Türkiye Büyük Millet Meclisi milli iradenin ve millet hakimiyetinin en üst seviyede tecelli ettiği müessesedir. Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. İstikrarlı ve kuvvetli hükümet, devlet idaresinin müessir bir şekilde yürütülmesinin ilk ve en önemli şartıdır. Demokratik sistemi, insan hak ve hürriyetlerini zedelemeye, tahrip etmeye, ortadan kladırmaya yönelik her türlü hareketin karşısındayız. Demokratik düşünce ve haklara karşı olan her çeşit rejimi ve tasarrufu reddederiz. Sayın Milletvekilleri, Herkes Anayasamızın teminatı altında vicdan, dini inanç ve ibadet hürriyetine sahiptir. Laiklik, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli unsurlarından biridir. Maddi ve manevi gelişmeyi birlikte sağlamanın zaruretine inanırız. Yüksek ahlak sahibi dengeli bir nesil yetiştirilmesini teminen, devletin ilk ve orta öğretim kurumlarında din kültürü ve ahlak öğretimi yapılması için gerekli tedbirlerin alınmasını zorunlu görürüz. Sayın Milletvekilleri, Sosyal ve iktisadi gelişmenin ahenkli, sür’ atli, verimli olması, kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi için planlamayı önemli görürüz. Hükümetimiz, katı ve dogmatik merkezi planlamanın tamamiyle dışında demokratik kuruluşların ve fertlerin kabiliyetlerini ve teşebbüs güçlerini kullanmalarına ve geliştirilmesine imkan veren, düzenleyici, yönlendirici ve denge kurucu bir planlama anlayışına sahiptir. Değerli Milletvekilleri, Hükümetimiz milleyitçi ve muhafazakar, sosyal adaletçi, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisini esas almaktadır. milliyetçilik anlayışımız, Büyük Atatürk’ ün görüşleri doğrultusunda, hedefi çağdaş medeniyet olan, devletin bağımsızlığını, milletimizin bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyet ve demokrasiyi koruyan bir muhtevaya sahiptir. Muhafazakarlık anlayışımız, milli, manevi ve ahlaki değerlerimize, kültürümüze, tarihimize, örf, adet ve geleneklerimize bağlılığımızın ifadesidir. İyi olanın, güzel olanın, kıymetli olanın muhafazasıdır. İlerlemeye açık, modern, müreffeh, büyük ve kudretli bir Türkiye en büyük emelimizdir. Sosyal adaletçiyiz. Ülkemiz nimetlerinden herkesin hak ve adalet ölçüleri içerisinde istifade etmesini sağlamak için gerekli tedbirleri almak sosyal adalet anlayışımızın esasını teşkil eder. Bizim kıymet hükümlerimiz içinde komşusu aç yatarken tok uyumak hoş görülmez. kişinin kendi nefsi için istediğini başkaları için de istemesi esastır. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, İktisadi gelişmenin hızlandırılmaası, sosyal dengenin iyileştirilmesi, fertlerin kabiliyet ve çalışmalarına göre gelişme arzularının teşvik edilmesi, gruplar arasındaki gelir dağılımı farklılıklarının pratik ölçüler içerisinde azaltılması, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının asgariye indirilmesi, fakirliğin kaldırılarak refahın yaygınlaştırılması iktisadi gelişme politikamızın esaslarını teşkil eder. Toplumdaki çeşitli grup menfaatlerinin bir bütünün tamamlayıcı unsurları olduğuna, bunların ahenkli bir şekilde milli menfaatler çerçevesinde birbirleriyle telif edilebileceğine inanırız. Ekonominin tabii kanunları içinde gelişmesini sağlamak üzere, ülke menfaatleri doğrultusunda müdahale ve tehditlerin asgariye indirilerek, rekabet şartlarının hakim kılındığı serbest piyasa ekonomisinin uygulanması sistemi tercihimizdir. Çünkü ekonomide haksızlıkları ve haksız kazançları önlemenin, ülke kaynaklarının en verimli şekilde kullanmanın ancak bu sistem içerisinde mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu genel hedeflere erişilmesi için ilkeler şunlardır: * Üretimin, verimliliğin arttırılması ve ekonomide rasyonelliğin sağlanması, * Tasarrufların teşviki, tasarrufların ve kaynakların verimli ve sür’ atli bir şekilde kullanımıyla, yatırım ve üretim artışlarının, istihdam imkanlarının geliştirilmesi, * Dış ödemeler dengesinin istikrarlı çözüme kavuşturulması, ihracatın artırılarak milli gelir içindeki payının yükseltilmesi, dış müteahhitlik, taşımacılık, turizm gibi döviz kazandırıcı hizmetlerin teşviki, * Enflasyonun makul seviyelerde tutulması, fiyat istikrarının sağlanması, * İktisat, maliye, para ve kredi politikalarında karar bütünlüğünün sağlanması ve uygulamanın ahenk içinde yürütülmesi, * Karşılıklı menfaat dengesini esas alan bir anlayış içerisinde dış kaynaklardan faydanılması ve yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi. İktisadi gelişmeyi güvenli ve sürekli bir hale getirmek için devletin başlıca rolü istikrarın teminidir. Bu maksatla yurt içinde emniyet ve güvenin sağlanması, yurdun savunulması, yurt içinde ve dışında memleketin ve vatandaşların haklarının korunması adaletin en iyi şekilde tevzi devletin asli görevleridir. İktisadi kalkınmada devletin esas fonksiyonu, tanzim edici, fertlerin ve kuruluşların iktisadi münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halli, iktisadi istikrarın sağlanmasına matuf sık sık değişmeyen kaideler koyması, engellerin kaldırılarak verimin yükseltilmesidir. İktisadi faaliyetlerde devlet, genel seviyede tanzim edici ve yönlendirici olmalı, detaylara müdahale etmemelidir. İktisadi faaliyetlerde devlet vatandaşın rakibi değil, aksine ona hizmet eden , gelişmesini kolaylaştıran bir yardımcıdır. İktisadi kalkınmada devletin doğrudan doğruya yürüteceği faaliyetler genel olarak bütün millete hizmet veren, esas itibariyle altyapı mahiyetindeki işlerin yapılmasıdır. Bütün milletin istifadesine açık olabilecek orman, su, modern enerji gibi tabii kaynaklar milletin varlığı olarak düşünülmelidir. Bahis konusu tabii kaynaklar, geliştirme ve işletme hakları devletin koyacağı esaslar içinde fertlere ve fertlerin bir arada kuracakları teşebbüslere bırakılmalıdır. Devlet sanayi ve ticarete ana prensip olarak girmemelidir. İstisnai olarak geri kalmış bölgelerde sınai tesisler kurabilirse de, bu teşebbüsler kısa zamanda millete devredilmelidir. Sanayi, tarım ve ticarette mal ve hizmet üretiminin en sür’ atli ve verimli bir şekilde yapılabilmesi, fertlerin kabiliyetlerini ve teşebbüs güçlerini iktisadi gelişmenin temel unsuru sayan bir sistem içinde mümkün olabilir. Hür teşebbüsü meydana getiren ferdi işletmeler, kooperatif ve şirketler sisteminin temel uygulama araçlarıdır. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, * 1980 öncesi alınan ve zamanında ödenemeyip ertelenen DÇM’ ler ve garantisiz ticari borçların tamamı bu yıl ödenmiştir. Bu borçların kur risklerinin devlet üzerinde kalması dolayısıyla emisyon ve enflasyon üzerindeki etkilerini takdirlerinize bırakıyorum. Allaha çok şükür ülkemiz borçlarını zamanında ödeyebilen, uluslararası finansman piyasalarında kredi itibarı olan ülke konumuna gelmiştir. Gerek içerde ve gerekse dışarda kredi itibarını yükseltmek en önemli hedefimizdir. Bu yönde aldığımız ve alacağımız tedbirler şöyle özetlenebilir; - 35.2 milyar $ eşdeğerindeki dış borç stokunun büyümesinin önlenmesi ve GSMH içindeki payının düşürülmesine çalışılacaktır. - İç borçlanmanın bütçe açığını karşılayacak oranlarda yapılması, devlet tahvili ve hazine bonolarının ihale yöntemine ilave olarak değişen faiz oranlı satışı teşvik edilecektir. - Bütçe açıklarının finansmalarında Merkez Bankası kaynaklarına başvurulması mümkün olan en düşük düzeylerde tutulacaktır. - Kamu giderlerinin azaltılması, vergi gelirlerinin arttırılması ve bütçe dengesinin korunması en büyük hedefimizdir. * KİT’ lerin rasyonel yönetime kavuşturulması için 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede gerekli değişiklikler yapılarak Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde serbest piyasa ekonomisine uyumu sağlanacaktır. * Diğer taraftan Sermaye Piyasası Kurulu, Menkul Kıymetler Borsası, Bankalar Arası Para Piyasası, Bankalar Arası Döviz Piyasası, Hazine tahvil ve Bonoların artırma ile satış sistemi, faizlerin ve kurların serbest bırakılması, altın ve kıymetli taş ithal ve ihracının serbest bırakılması, yatırım fonlarının kurulması gibi modern sermaye piyasasını yakından ilgilendiren kurumlar kurulmuştur. * Türk parası konvertibl hale getirilmiştir. Bu bizim partimizin kuruluşunda tasarladığı ve kademe kademe Kambiyo Rejiminde yaptığı değişikliklerle gerçekleştirilmiştir. - Artık vatandaşlarımız istediği kadar dövizi bankalardan alabilecek, istediği şekilde içeride ve dışarda yine bankalar kararıyla tasarruf edebilecektir. Uluslararası piyasalarda kote edilmiş hisse senetlerini aracı kurumlar vasıtası ile alıp satabileceklerdir. - Şirketlerimiz dış piyasalardan herhangi bir müsaadeye tabi olmaksızın kredi alabilmektedir. - Bütün bu tedbirlere rağmen dövize talep artmamış, servet transferleri olmamış ve döviz fiyatları enflasyona göre yükselmemiştir. Bu, istikrarın ve vatandaşlarımızın Türk Lirası’ na güvencinin göstergesidir. VI. Plan dönemi sonunda ihracatımızın 22.5 milyar dolara ve turizm gelirlerimizin brüt 5.5 milyar dolara çıkarılması öngörülmüştür. Türkiye’ nin ekonomide elde ettiği sonuçlar dış dünyada takdir edilmektedir. Nitekim kredi itibarımız 1979’ da 93 ülke arasında 89’ uncu sırada iken, 1989’ da 122 ülke arasında 39’ uncu sıraya yükselmiştir. Ekonomideki gelişmenin devam etmesi için rekabete dayalı serbest piyasa sistemini güçlendirecek uygulamalar sürdürülecektir. Bu meyanda özelleştirme çalışmaları hızlandırılacak, devletin yeni ticari ve sınai yatırımlara girmesi özel durumlar dışında sınırlandırılacaktır. Ekonomide kartelleşmeyi önleyici tedbirler alıanacak, ithalat, tüketicinin korunması ve enflasyonla mücadelede etkin olarak kullanılacaktır. 1983’ de GSMH’ nın % 16.2 olan yurt içi tasarruflar, uygulanan faiz politikaları, gelir ortaklığı senedi gibi tasarruf artırıcı tedbirlerle 1988 yılında bu rakam % 26.1 olmuştur. GSMH artışını hızlandıracak işsizliği azaltmak politikası ancak yurtiçi tasarrufların arttırılması ile istikrarlı bir şekilde uygulanabilir. Bu bakımdan tasarruf artırıcı uygulamalara devam edilecektir. Yatırımların dış tasarruflar, özellikle yabancı sermaye girişi ile arttırılmasına devam edilecektir. 1980 yılında 97 milyon dolarlık yabancı sermayeye izin verilmişken 1988’ de 825 milyon dolarlık yabancı sermayeye izin verilmiştir. 1989 yılında 1 milyar doların geçileceği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönem içerisinde yabancı sermayenin yılda bir milyar dolar seviyesine varacağı beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde: * Kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve sermayeyi tabana yaymak için sermaye piyasasının geliştirilmesine daha fazla ağırlık verilecektir. * Kamu yatırımlarının ağırlıklı olarak altyapıya yönlendirilmesini, verimliliğin arttırılmasını ve sermayenin tabana yayılmasını kolaylaştırmak üzere, daha önce başlatılmış olduğumuz KİT’ lerin özelleştirilmesi konusu önümüzdeki dönemin başlıca faaliyetleri arasında yer alacaktır. * Küçük tasarruf sahibinin haklarını korumak amacıyla şeffaf muhasebe usulleri getirilecek ve bunların denetimini yeminli mali müşavirler yapacaktır. * Bankacılık sektörünün para kredi piyasasında gerçek fonksiyonuna kavuşması ve bu yolla kaynakların daha iyi kullanılması için gerekli tedbirler alınacaktır. * Bu münasebetle Bankalar Kanunu ve bununla ilgili mevzuatta günün şartlarına uygun değişikliklerin yapılması, mevduat sigorta kurumunun kurulması, kredi limitlerinin ayarlanması ve kredi risklerinin azalmasını sağlayacak karşılık ayırmalarına imkan veren gerçekçi düzenlemeler yapılacaktır. Sigortacılık sektörünün geliştirilmesi ve halkımızın yaşam güvencesinin sağanması için, zorunlu sigorta kapsamı genişletilecek, sigorta tarife sistemi daha rekabetçi çalışmaya imkan verecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Bankacılık ve sigortacılığımızın AT’ ye uyumu için gerekli hukuki düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılacaktır. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Ekonomide başlattığımız yapısal değişiklikler çok büyük bir nisbette tamamlanmıştır. Önümüzdeki dönemde dışa açılma daha tedrici olacaktır. Bu itibarla uygulayacağımız tedbirlerle enflasyonu makul seviyelere mutlaka indireceğiz. Geçen dönemde memur ve işçinin net gelirinde artışın enflasyonun üzerinde olmasına dikkat edilmiştir. Nitekim iktidara geldiğimiz 1983 yılından bu yana en düşük aylıklı Devlet memurunun çıplak aylığı 13.8 kat, Genel müdürün aylığı 19.2 kat artarken aynı dönemde toptan eşya fiyatları 11.3 kat, tüketici fiyatları ise 13 kat artmıştır. Ayrıca Anavatan iktidarı döneminde çalışanlarımıza vergi iadesi yapılmaya başlanmış, konut edinmelerini kolaylaştırmak amacıyla sağlanan kredilere ilave olarak konut edindirme yardımı yapılmıştır. Yine tasrrufların teşviki amacıyla çıkarılan kanunla çalışanlarımıza, sağlanan Devlet ve işveren katkısı ile tasarruf yapmaya özendirilmiş ve bunlara bu yolla önemli ölçüde kaynak transferi sağlayacak bir sistem getirilmiştir. Ücret sisteminde yapılan diğer düzenlemelerle kamu görevlilerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yapmaları önemli ölçüde özendirilmiştir. Diğer taraftan 1989 yılında imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile kamu kesimi işçi ücretlerinde % 142’ nin üzerinde net artışlar yapılarak reel ücretlerin enflasyonun üzerinde seyretmesi sağlanmış ve geçmiş yıllardaki kayıplarıda giderilmiştir. Hükümetimiz önümüzdeki dönemde de memur ve işçi gelirlerinin enflasyonun üzerinde olmasını sağlayacak, satınalma gücünü artıracak tedbirleri alarak gelir dağılımının bu kesim lehine daha da iyileştirilmesine gayret sarfedecektir. Değerli Milletvekilleri, Ortadirek toplumumuzun en önemli kısmını teşkil eden işçi, memur, esnaf, sanatkar, çiftçi ve emeklidir. Ortadirek için son altı yılda gerçekleştirdiğimiz ve gelir dağılımını düzeltici tedbirlerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle geçmişte gelir dağılımını haksız bir şekilde dar ve orta gelirli aleyhine çeviren faktörleri ortadan kaldırdık. * Mevduat faizlerini serbest ve gerçekçi seviyeye çıkardık. Bugün tasarruf mevduatının % 90’ dan fazlası ortadirek dediğimiz kesimindir. Eğer faizler gerçekçi ve serbest olmasaydı, her yıl ortadireğin hakkı olan bir kaç trilyon lira başka kesimlere kayacaktı. * Döviz kurunu serbestçe belirleme sistemine geçtik. Her yıl ihtiyaçlara trilyonlarca haksız kazanç sağlayan sabit kur sistemine son verdik. Turizmciye, nakliyeciye, yurtdışındaki işçiye, alın teriyle ihraç malı üreten çiftçiye getirdiği dövizin gerçek değerini ödemekle haksız kazançlar önlenmiş, gelir dağılımını belirli ölçüde düzeltmiştir. * KİT mallarında sübvansiyonlar kaldırılmış, “faturalı vergi iadesi” getirilerek, ortadireğe gelir transferi yapılmıştır. * Konut fonu ve konut edindirme yardımı icraatımızın gelir dağılımının düzeltici diğer önemli uygulamalarıdır. Eskiden kaçakçıya ve başka kesimlere giden kaynaklar artık dar ve orta gelirlinin eline geçmektedir. Bu rakam yılda 600 milyar lira civarına yükselmiştir. * Geçmişte hiçbir teminatı olmayan, sağlık sigortası ve emeklilik sigortası kapsamında bulunmayan, 65 yaş maaşından yararlanamayan ve hiç kimsenin sahip çıkmadığı kitleye biz sahip çıktık. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları sistemini kurduk. Sosyal adalet anlayışımız gereği geçmişte hiçbir kimsenin sahip çıkamadığı insanlara biz sahip çıktık. Değerli Milletvekilleri, Gelir dağılımını dolaylı olarak düzelten tedbirlerin en önemlisi altyapı konusunda yaptığımız hizmetlerdir. Temiz içme suyu, kanalizasyonu, elektriği, yolu, telefonu olmayan bir insan gelir pastasından fazla pay alamaz. Son altı yılda altyapıda büyük gelişmeler sağladık. İnsanlarımız altı yıl öncesine göre çok daha iyi imkanlara kavuşmuşlardır. Bunlar dar ve orta gelirliye dolaylı olarak yapılan yardımlardır. Geçim sıkıntısı; gelişen, ihtiyaçları artan, daha iyi yaşamak isteyen her toplumda hissedilen bir durumdur. Önemli olan büyümenin devam etmesi, altyapının dengeli geliştirilmesi, sosyal programların müessir olmasıdır. Hükümetimiz, dar ve orta gelirli lehine gelir dağılımını makro ve mikro seviyede iyileştiren gerçekçi ve akılcı politikalara taviz vermeden devam edecektir. Anavatan partisi iktidarı döneminde, mali açıdan çok önemli mali reformlar yapılmış, verginin kalkınmanın finansmanında temel unsur olmasına özen gösterilmiştir. Bu konudaki temel ilkemiz az kazanandan az, çok kazanandan fazla vergi almaktır. Diğer bir ifade ile herkesin Anayasamızın 73’ üncü maddesi çerçevesinde kazancı oranında vergi vermesine ortam hazırlamaktır. Vergi sistemimiz yapılan düzenlemelerle çağdaş bir yapıya kavuşturulmuş, vergi sistemini ekonomiyi yönetmede önemli bir araç olarak kullanılması imkan dahiline girmiştir. Vergilemede ana ilkelerimiz ve yaptıklarımız şöyle özetlenebilir : * Pek çok kalkınmış ülkenin bile geçişte zorlandıkları, katma değer vergisi rekor denilecek bir sürede uyugulamaya konularak, büyük başarı elde edilmiştir. Aynı şekilde meslek vergisi kaldırılmış, yeniden değerleme daimi hale getirilmiş, emlak vergisi belediyelere ve özel idarelere devredilerek mahalli idarelerin güçlü hale getirilmelerine imkan sağlanmıştır. * Vergiler sayıca azaltılmış, basit, kolay ve anlaşılır hale getirilmiştir. Bunun yanında vatandaşın vergisini öderken eziyet çekmemesi kuyruklarda beklememesi için vergi idaresi bilgisayara geçmiştir. Şu anda tüm vergi gelirlerinin % 80’ i bilgisayarlı vergi daireleri tarafından toplanmaktadır. Önümüzdeki devrede otomasyon yurt çapında tamamlanacaktır. Böylece vergi idaresinin etkinliği artırılacak ve vatandaşlarımıza vergi dairelerinin daha çağdaş hizmet sunması sağlanacaktır. * Vergi adil, genellikle herkesin kolaylıkla verebileceği nispette ayarlanmıştır. Geçmişte vergi nisbetlerinin yüksek tutulması devletin daha fazla vergi geliri sağlaması sonucunu doğurmadığı gibi kaçağı zorlamış, ekonomik büyümeyi yavaşlatmıştır. Vergi nisbetleri adil olduğu zaman vergi tahsilatı artmakta, vergi kaçakları azalmaktadır. * Vergi sistemi kurumlaşmayı ve yatırımları, teşvik edecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Tasarrufun ve yatırımların teşvikinde vergi muafiyet ve kolaylıklarını önemli bir araç olarak kullanmaya devam etmekte kararlıyız. * Vergi ihtilaflarının asgari hadde indirilemsinin ve vergi kaçakçılarının azalmasını sağlayıcı tedbirler yanında, bir süre önce kabul edilen Serbest muhasebecilik, serbest muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa sür’ atle işlerlik kazandırılacaktır. Bu konuda yapılan çalışmalar son aşamaya gelmiştir. * Yeni vergi ihdas edilmesi veya vergi oranlarının arttırılması yerine, vergilemede yatay ve dikey adalet ilkeleri de dikkate alınarak vergi tabanının yaygınlaştırılması, vergi kayıp ve kaçağının asgari seviyeye indirilmesi ve tahsilattaki verimliliğin arttırılabilmesi yolundaki gayretler sürdürülecektir. * AT’ ye yapılan tam üyelik başvurusu gözönünde bulundurularak, başlamış olan vergi uyum çalışmaları sür’ atle yürütülecek, bu konuda araştırma ve eğitim faaliyetlerine ağırlık verilecektir. * Dışa açılma politikalarıyla uyumlu olarak, yabancı sermayenin ve ileri teknolojinin Türkiye’ ye gelişini ve Türk müteşebbislerinin dışa açılmalarını teşvik etmek, ülkelerin vergi sistemlerini yakınlaştırmak amacıyla son yıllarda hız kazanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının yapılmasına hükümetimiz dönemindede devam edilecektir. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Kalkınma esas itibariyle insan içindir. Vatandaşımızın hayat seviyesini yükseltici, meşakkatini azaltıcı yönde yapılan icraatlar bu gayeye hizmet eder. Hiç elektriği olmayan bir köye bağladığınız elektrik, o köyde geçmiş çağlarda kalmış insanımızı yirminci asra getirmektedir. Daha önce kendi köyünden ve alıştığı hayat tarzından başka bir şey bilmeyen köylümüz, renkli televizyonun dünyaya açılan penceresinden, diğer insanların asfalt yollarda yürüdüklerini, içinde çesmesi ve tuvaleti bulunanan evlerde yaşadıklarını, vitrinleri dolu mağzalarda alışveriş yaptıklarını görecek ve benzerini köyünde görmek isteyecektir. Köylerin durumunu düzeltmek için gayret sarfettik. Elde eilen neticeler çarpıcıdır. Son beş yılda köylerimizde 51 bin km. tesviye, 50 bin stabilize yol yapılmıştır. 1983 yılı itibariyle 11.000 km. asfalt köy yolu olmasına mukabil son beş yılda 16 bin km. köy yolu asfaltlanmıştır. Köy yollarında standart ve kalite önemli ölçüde düzelmeye başlamıştır. 1983 yılında kırsal alanda içme suyu bulunan ünite sayısı 36 bin iken, son beş yılda 24.700 üniteye içme suyu götürülmüştür. Cumhuriyetin ilk 60 yılında 10 bin köyümüze telefon götürülmüştür. Biz beş yıl içersinde bu rakamı 37 binin üzerine çıkardık. Diğer bir deyimle 60 senede yapılanın 3.6 katını 5 seneye sığdırdık. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Şehirlerimizi modernleştirmek ve şehirde yaşayan vatandaşlarımıza daha iyi hizmetler götürmek için belediyelerimize büyük maddi imkanlar aktardık ve onlara bu görevlerini ifa etmek için yetki verdik. Başta içme suyu ve kanalizasyon olmak üzere, yeşil sahalar ve parklar, yollar ve pek çok altyapı hizmetleri yapılmaya başlanmıştır. 1983 yılında mahalli idari harcamalarının GSMH’ ya oranı %1.7’ den 1988 yılında %3.2’ ye çıkmıştır. Mahalli idarelere ek olarak şehirlerimizde başta TEK ve PTT olmak üzere diğer kamu kuruluşları da insanımıza hizmet götürmek için seferber olmuşlardır. Şehirlerimiz ışıklandırılmış, elektriksiz mahallelere elektrik götürülmüş, programlı elektrik kesintileri tamamen bertaraf edilmiştir. 1983’ te 7000 MW civarında olan kurulu güç 1988 yılı sonunda 14500 MW’ ın üzerine çıkarılmıştır. Diğer bir deyimle 60 yılda kurulan 7000 MW güce, ANAVATAN İktidarı 5 yıllık icraatında 7500 MW kurulu gücü ilave etmiştir. Bu her yıl Keban’ ın 1.5 misli büyüklüğünde bir santralı devreye sokmakla eşdeğerdir. Sosyal ve iktisadi faydaları yönünden Güneydoğu Anadolu Projesini birinci öncelikli bir proje saydık ve kısa zamanda tamamlanabilmesi için gerekli bütün tedbirleri almayı milli bir görev kabul ettik. Önümüzdeki devrede : * Altyapı yatırımlarında Yap-İşlet-Devret modeline devam edilecektir. Diğer ülkelere de örnek olan bu modelle devletin altyapı yatırımlarını takviye ederek gelişmişlik seviyesini ileri ülkeler seviyesine yaklaştırmaya çalışacağız. * 1983 yılında elektrik enerjisi üretimi 27ç3 milyar kwh idi. 1989 yılında 52 milyar kwh’ a ulaşacaktır. Aslında üretim kapasitemiz bunun hayli üzerindedir. Bulgaristan’ dan elektrik ithali durdurulmuş, Türkiye elektrik ihraç edecek duruma gelmiştir. 1994 yılı hedefi 88 milyar kwh’ tır. Yeni enerji tesisleri yanında trofalar ve enerji nakil hatları ıslah edilecek, enerji bol ve güvenilir olacaktır. * Halen yapımına başlamış bulunan 1500 km. otoyol önümüzdeki dönemde tamamlanacak, 1500 km. yeni otoyola başlanacaktır. * Büyük şehirlerimizdeki metro, hafif metro ve toplu taşıma hizmetleri mali bakımdan destelenecektir. * Başta Akdeniz sahilleri olmak üzere toplam 100 milyon ton kapasitede yeni ve tevsi limanlar yapılacaktır. * Yurt içinde bütün önemli merkezlere hava ulaşımını sağlamak hedefimizdir. Turizmin gelişmesi ve milletlerarası hava ulaşımından daha fazla pay alabilmek için mevcut havaalanları modernleştirilecek, tevsi edilecek, yenileri yapılacaktır. Milletlerarası uçak seferleri , ABD, Japonya, Çin gibi ülkelere teşmil edilmiştir. Atatürk Hava Limanı açık havalimanı haline getirilecek, Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa’ nın en hareketli hava limanı olacaktır. * Bütün şehirlerin kanalizasyon şebekeleri önemli ölçüde bitirilmiş olacaktır. * Şehirlerimizin havasını daha temiz tutmak ve enerji santrallarını beslemek yanında, kaliteli ve yüksek kalorili tabii gazdan büyük ölçüde istifade edilecektir. Başta İstanbul, İzmit, Bursa, Eskişehir, Ankara, Konya, Kayseri ile Balıkesir, İzmir, Manisa olmak üzere çok sayıda şehrimizin tabii gazdan faydalanması çalışmalarının bir bölümü gerçekleştirilmiştir. * Son altı yılda olduğu gibi haberleşme ve bilgi naklindeki elektronikteki gelişmeler en sıkı bir şekilde takip edilecek, yatırımlar bütün hızıyla sürdürülecektir. Telefonda hedefimiz 10 milyon hata ulaşmak, her isteyene telefon verebilmektir. * Bu yıl yayına başlayan TV kanallarına ilaveten, yeni TV kanalları devreye girecek, TV yayınlarını iyi seyredemeyen yörelere uydu kanalıyla kaliteli yayın yapma imkanı getirilecek, yer alıcı istasyonları yurt çapında yaygınlaştırılacaktır. * Altyapı oluşturulan modern haberleşme ve bilgi akımı sistemleri yurt çapında yaygınlaştırılacaktır. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Tarım sektörünün hızlı bir şekilde gelişmesinin sağlanabilmesi için hedefimiz ve yaptıklarımız şöyle özetlenebilir : * 1984-1988 arasında tarımın ortalama gelişme hızı % 4.6 olmuştur. Bu hız plan hedeflerinin üzerindedir. * Tarım ürünleri destekleme politikasında, çiftçimizin alın terinin karşılığını vermeye, ödemeleri zamanında yapmaya gayret ettik. Destekleme fiyatlarını enflasyon hızının üzerinde tatminkar düzeylerde tutuk. Ödemeleri peşin ve daha kısa zamanda yaptık. Birçok üründe ilan ettiğimiz fiyatlara ek olarak haftalık ve aylık ilave ödemeler getirdik. * Tarımda başlıca hedefimiz verimlilik, kalite ve modern üretim tekniklerinin uygulanmasını sağlamaktır. * Çiftçilerimizin ve tarımın desteklenmesi için T.C. Ziraat Bankası, T.Tarım Kredi Kooperatifleri ve diğer zirai amaçlı finans kaynaklarından açılan krediler enflasyonda dikkate alınarak reel olarak önemli ölçüde arttırılmıştır. * Tohumculukta ve hayvancılıkta Cumhuriyet tarihimizin en önemli hamleleri yapılmıştır. Bugün yerli yabancı 40’ a yakın tohumculuk şirketi kurulmuş, üretilen vasıflı ve hibrit tohumlar Türkiye’ nin ihtiyacını karşıladığı gibi Amerike dahil ihracatta da başlatılmıştır. Hayvancılıkta bilhassa süt sığırcılığını geliştirmek içi yüz bin baş hayvanın ithal edilmesi hedef alınmış, bu güne kadar bunun 50 bin başa yakını getirtilerek çiftçilerimize dağıtılmıştır. * Son beş yılda 700 bin hektar alan sulamaya açılmış olup, toprak ıslahı erozyon önleme ve toprak tahlili gibi konulara büyük ağırlık verilmiştir. Önümüzdeki dönem GAP dahil, sulamada büyük hamleler yapılacaktır. * Soya, mısır, ayçiçeği, patates hibrit sebzeler ve yem bitkileri üretiminin geliştirilmesine önem verilmiş, başta yüksek verimli tohumluklarla ve modern üretim teknikleriyle bu gibi ürünlerin verimleri büyük ölçüde arttırılmıştır. * Ticari gübreye yapılmakta olan sübvansiyon bu yıl bir trilyon liraya yaklaşacaktır. Zirai mücadele ve veteriner ilaçları ile süt ve belirli ürünlerin tohumluklarına yapılan destekler devam etmektedir. * Ham ve işlenmiş tarım ürünleri ihracatını arttırmak için çeşitli ürünler için çok yönlü teşvik tedbirleri uygulanmaktadır. * Tarım Reformu Kanunu çerçevesinde reform bölgesi alanları dahilinde çiftçilerin topraklandırılması ve verimliliklerinin arttırılması için uygulamalar devam ettirilmektedir. * Bu yıl karşılaştığımız son 50 yılın en şiddetli kuraklığına rağmen ortaya çıkan buğday ve arpa tohumluk taleplerinin karşılanması için gereken bütün tedbirler alınmış çiftçilerimizin tohumsuz kalmaması için bütün imkanlar seferber edilmiştir. Ayrıca kuraklıktan % 40 ve daha fazla zarar gören bütün çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine 5 milyon liraya kadar olan borçları faizsiz olarak bir yıl için ertelenmiştir. Yine zarara uğramış çiftçilerimizin aynı kuruluşlara olan vadesi geçmiş idari ve kanuni takipteki 50 milyon liraya kadar olan kredi borçları uygun şartlarla taksitlendirilmiştir. * Bu yıl yaşadığımız kuraklık karşısında herhangi bir sıkıntının olmaması için 4 milyon tonu buğday ve 1.8 milyon tonu yem maddeleri olmak üzere toplam 6 milyon ton civarında gıda ve yem ürünleri ithalatı bağlantısı yapılmıştır. Bununu büyük bölümü gerçekleştirilmiş olup, kalan miktarı program dahilinde ithal edilmektedir. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, büyük ürün kayıplarına rağmen hiçbir malın darlığı ve yokluğu bahis konusu değildir. Türkiye bu mikyastaki büyük bir ithalatı finanse etmek üzere bir milyar doları rahatlıkla sağlayacak ekonomik güce ve itibara sahip olduğunu göstermiştir. Sayın Milletvekilleri, Milletimizin devlete emaneti olan ormanlarımızı vasıf ve üretim yönünden ileri bir seviyeye çıkartmak için önemli adımlar atmış bulunuyoruz . Bu amaçla Devlet ve Orman köylüsü ilişkilerinin iyileştirilmesi için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmış, orman kadastorsu ve ağaçlandırma hizmetlerine öncelik verilmiştir. 1984-1989 yılları arasında toplam 700 bin hektar orman alanında ağaçlandırma yapılmıştır. Orman kadastro ve mülkiyet çalışmalarına hız verilmiş, orman yangınlarıyla mücadele ve orman koruma faaliyetlerininde kayda değer gelişmeler sağlanmıştır. Değerli Milletvekilleri, Sanayileşme politikamızın hedefi, modern ve gelişmiş ülkelerin sanayileşme seviyesine erişmektir. Uzun yıllardan beri devam eden ithal ikamesi anlayışı terk edilmiş, ihracata dönük ve dünya sanayi ve ticaretine entegre olabilecek bir sanayileşme politikasına geçilmiştir. Kalite ve fiyat yönünden dünya pazarlarında rekabet edebilir mamulleri üretmeyi, buna mukabil rekabet edemeyeceğimiz mamul ve yarı mamulleri ithal etmeyi sanayileşmede temel ilke kabul ediyoruz. Sanayimizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için döviz kurunun gerçekçi, gümrük hadlerinin makul olması gerekir. Aşırı sübvansiyonlar, çok yüksek gümrük hadleri ve ithal yasaklamaları ile korunan bir yapıda sanayiinin sağlıklı gelişmesi mümükün değildir. Son dört yıllık uygulama bu gerçeği doğrulamış, sınai üretim artmış, yerli malların kalitesi yükselmiş, ihracat imkanları önemli ölçüde genişlemiştir. 1984-1988 döneminde sanayimiz ihracata dönük, dış piyasa şartları ile rekabet edebilen köklü bir yapısal değişim içerisindedir. Bu dönemde sanayimizin ortalama yıllık gelişme hızı %7.1 olmuştur. Sanayi malları ihracatı 1979 yılında 780 milyon dolar iken, 1988 yılında 8.9 milyar dolara, yani onbir katına çıkmıştır. 1990 yılında, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ ndan prim ödemeleri devam edecektir. Ülkemizin taraf olduğu anlaşmalar dikkate alınarak, ihracatta doğrudan teşvikler yerine, uygulamaya başlanan kredi teşviklerine ağırlık verilecektir. İhracatçıya kredi desteğini artırmak amacıyla kurulmuş bulunan Eximbank kaynaklarının güçlendirilmesi sağlanacaktır. Teknoloji ve ihracat yönünden önemli görülen sanayilere özel teşvikler uygulanacak, ihracatın ve dış rekabetin etkisiyle üretim ve kalite yükselmeye devam edecektir. Tekstil, elektronik, savunma sanayi ile ileri teknoloji kullanan alanlarda önemli gelişmeler olacaktır. Sanayi mallarının ihracat içerisindeki payı yükselecektir. Sayın Milletvekilleri, İktisadi ve sosyal bünyemizde, hizmet, üretim ve istikrar unsuru olarak esnaf ve sanatkarın önemli bir yeri vardır, esnaf ve sanatkarlar emek ve sermayenin birleştirici, teşebbüs gücünün gelişmesi için tabii şartların mevcut olduğu meslekler topluluğudur. Esnaf ve sanatkar için en önemli husus işyeri sahibi olması ve makina teçhizat alımında gerekli desteğin teminidir. Bu maksatla küçük sanayi sitelerinin daha hızlı bir şekilde tamamlanmasına öncelik verilmiştir. 1984 yılı öncesinde 19 yılda yaklaşık 25 bin işyeri yapılmıştı. Biz altı yılda bundan fazla işyeri yaptık. Halen 85 bin kadar yeni işyeri de inşa halindedir. Esnaf ve sanatkarlarımızın ürettiği malların sadece yurt içinde değil, yurt dışında da pazarlanabilmesi için gerekli teşvikler uygulanacak, teknik yardım, bilgi ve eğitim yönünden daha iyi hizmet veren danışma ve yardım birimleri geliştirilecek, bu maksatla esnaf ve sanatkar kuruluşlarına gerekli yardım yapılacaktır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için ihtiyaç duyulan işyerleri ve altyapı imkanları büyük ölçüde sağlanmış bulunduğundan gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sanayi potansiyelinin bulunduğu yerlerde açılacak, bu işletmelerin desteklenmesi ve geliştirilmesi için danışmanlık, ihtisas, eğitim, teknoloji geliştirme merkezleri ve enstitüleri, teknopark ve bilgi bankaları ile hizmet verecek “Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı” olan bir teşkilatın kurulmasına ilişkin kanun tasarısı hazırlanmış ve Yüce meclise arz edilmiştir. Değerli Milletvekilleri, Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere, kalkınmada öncelikli yörelerimizin geliştirilmesi, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması, refahın yurt sathına dengeli yayılması başlıca hedeflerimiz arasındadır. Anavatan Hükümetleri döneminde kalkınmada öncelikli yörelerimizin makus talihini yenmek için önemli hamleler yapılmıştır. Son altı yılda enerji ve sulama barajları, belediye hizmetleri, bütün kasaba ve köylerin telefonu, köy elektrifikasyonu ve köy yollarında daha önce yapılan bütün işlerden fazlası gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerde çalışanların daha fazla ücret alması sağlanmış, çok sayıda lojman inşa edilmiştir. GAP Projesi içerisinde yer alan şehir, kasaba ve köylerimiz 1990’ lardan itibaren tedricen Türkiye’ nin tarım, sanayi ve ticaret sektörleri bakımından gelişmiş bölgeleri arasına girecektir. Değerli Milletvekilleri, Tüketicinin korunmasını sağlayacak unsurların başında ticaret sektörünün sağlıklı çalışması gelir. Bunun içinde sağlam rekabet şartlarının oluşturulması, mal ve hizmet pazarlamasındaki bütün faaliyetlerin birbirini tamalayıcı, sürekli ve güvenli olması gerekir. Böyleceye tüketiciye her mevsimde kaliteli, yeterli ve istikrarlı fiyatla mal ve hizmet arzetmek mümkün olabilir. Ticaretin gelişmesine, bunun için de özellikle sağlıklı bir pazarlama zincirinin kurulmasına yönelik tedbirlere önem verilecektir. Her çeşit mal ve ürünün en iyi şekilde değerlendirilebilmesi, bunların iç ve dış pazarlara zamanında yeterli miktarlarda verilebilmesi için tasnif, işleme, ambalajlama, depolama ve muhafaza tesislerinin kurulması destelenecektir. Kara, deniz ve hava taşımacılığını, Türkiye’ nin coğrafi avantajlarını da dikkate alarak, en iyi şekilde getirilecek tedbirleri almaya devam edeceğiz. Dış ülkelerde hizmet veren müteahhitlerimize, diğer ülkelerinde yaptığı gibi destek olduk. Müteahhitlerimizin dünya piyasasında daha güçlü hale gelmeleri için verilen teşviklere devam edilecektir. İstanbul’ u deniz aşırı iş ve bankacılık merkezi yapmak için çalışma devam etmektedir. Değerli Milletvekilleri, Gelişme açısından, son altı yılda Türkiye net Turizm geliri artışında dünyada en başarılı ülke olmuştur. 1983 yılı sonunda 66 bin olan turistik yatak sayısı, 1989 yılı sonunda 160 bine ulaşacaktır. VI. plan dönemi sonunda bu rakamın 350 bine ulaşması beklenmektedir. Önümüzdeki devrede hedefimiz kaliteli ve gelir düzeyi yüksek yabancı turisti Türkiye’ ye çekmektir. Bu hedeflere ulaşmak için : * Eğitilmiş turizm personeli ile su, kanalizasyon, yol vb. gibi teknik altyapı hizmetlerinin yeterli düzeye çıkarılması, * Büyük çoğunluğu kum-deniz-güneş turizmine hitap eden türdeki tesislere, termal-golf-kültür- kamping-kış-kongre turizmi türündeki yeni tesislerle arz çeşitliliği getirilmesi, * Ülkenin belli yörelerine yoğunlaşmış olan turistik tesislerin potansiyel arzeden diğer bölgelere de dengeli bir biçimde dağılımının gerçekleştirilmesi, * Mevcut tesislerin yılın oniki ayı boyunca hizmet verebilecek niteliğe kavuşturulması ve yan harcamaları teşvik edici üniteler ilavesiyle doluluk oranları ve verimliklerinin artırılması, * Turistik tesis işletmelciliği geliştirilerek, küçük kapasiteli tesislerin ve aile işletmeciliğinin teşvik edilmesi, * Turizm hizmetlerinin pazarlama ve tanıtımında özel ve kamu işbirliğinin teşvik edilmesi, * Charter taşımacılığının geliştirilmesi ve yerli seyahat acentalarının tur operatörlüğüne teşvik edilmesi, * Atıl potansiyel olarak duran ikincil konutların turizme kazandırılması, * Türk turizminin hitap ettiği ulusların pazar yelpazesinin, para harcayan türde turist gönderen yeni pazar ülkelere doğru genişletilmesine ağırlık verilecektir. Değerli Milletvekilleri, Kalkınmada asıl hedef sosyal gelişmenin sağlanmasıdır. Bütün ekonomik gelişmeler sosyal gelişmelere paralel olarak girmek mecburiyetindedir. Hedef olarak sosyal adaletin ve fırsat eşitliğinin sağlanması, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması, refahın yaygınlaştırılması sosyal politikamızın temel unsurlarını meydana getirir. Sosyal gelişmenin sürekliliği ve gerekli kaynakların artan bir şekilde temini iktisadi gelişme ile yakından ilgilidir. bu itibarla sosyal ve iktisadi gelişme arasındaki ahengin ve dengenin korunması önemlidir. Sosyal güvenlikte ana politikamız nüfusun tümünü en kısa zamanda sosyal güvenlik şemsiyesi altına almaktır. Bu amaca ulaşmak için, bir yandan kapsam dışındaki gruplara sosyal güvenliğin götürülmesi, diğer yandan halen bu hizmetlerden yararlananlara götürülen programların daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir. Tarım kesiminde halen 750.000 bin civarında olan sigortalı nüfusun Hükümet dönemimiz içerisinde hızla arttırılması hedefimiz bulunmaktadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanun kapsamı içerisindeki sigortalılarımıza ve yurt dışında çalışan işçilerimize götürülmekte olan sosyal güvenlik hizmetlerinin kalitesini arttırmak için, yasal düzenlemeler yanında uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi için idari ve mali tedbirlere de önem verilecektir. Bu meyanda emekli dul ve yetimlerimizin aylıklarını, enflasyondan etkilenmeyecek seviyede tutmak için sosyal güvenlik kuruluşlarının mali durumlarını da dikkate almak suretiyle ayarlıyacağız. Sosyal Sigortalar Kurumu’ nun sağlık yardımları ve hizmetlerini akılcı çözümler getirmek suretiyle en yüksek seviyeye ulaştırmayı amaçlıyoruz. Bunun yanında BAĞ-KUR sigortalı ve emeklilerine götürmekte olduğumuz ve satın alma suretiyle uyguladığımız sağlık hizmetlerine önem vererek, hali hazır sorunların çözümlenmesi için idari ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesine çalışacağız. Sosyal Güvenlik formlarını verimli ve güvenli alanlarda kullanmak suretiyle hem milli ekonomimize katkıda bulunmayı düşünüyoruz, hem de sosyal güvenlik yardım ve standartlarını yükseltmeyi amaçlıyoruz. Çalışma hayatımızın işçi, işveren ve Devlet üçlüsünün uyum içerisinde ve birbirini tamamlayacak biçimde yürütülmesine özel bir önem atfediyoruz. Çalışma hayatını düzenlemek, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışanları korumak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda gelişmiş ülkelerin seviyesini hedeflemiş bulunuyoruz. Toplu pazarlık sisteminin bütün şartları ile yerleşmesi için azami gayret sarfedeceğiz. Ev kadınlarının ve genç kızların istihdamı için başlatılmış bulunan hizmetlere hız vereceğiz. Vasıfsız iş gücünü ülke ekonomisinin ihtiyacı olan meslek dallarına yönlendirmek için işgücünü yetiştirme projelerine devam edeceğiz. Bu aşamada toplumsal olarak korunması gereken sakatlara yönelik hizmetlerin koordinasyonu ve istihdamı hususlarına ayrı bir önem verilecek, eski hükümlülerin istihdam alanlarında değerlendirilmesi temin edilmek suretiyle topluma yararlı birer kişi olmaları sağlanacaktır. Hiçbir sosyal güvenlik sistemi içerisin de olmayıp muhtaç durumda bulunan vatandaşlarımıza sahip çıkmak maksadıyla “ Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu” kurulmuş, bu fona bağlı olarak il ve ilçe merkezlerinde vakıflar çalışmaya başlamıştır. Bu şekilde yüzbinlerce vatandaşımıza yardım yapılmaktadır. Değerli Milletvekilleri, Aile toplumun temelidir. Toplum hayatının ahenkli ve sağlam bir şekilde devam ettirilmesinde, gençlerimizin yetiştirilmesinde, ahlakın, milli ve manevi değerlerin korunmasında; aile yapımızın tabii ve tarihi vasıfları olan, örf ve an’ anelerimiz ile perçinleşmiş bulunan, sevgi, feragat ve fedakarlığın rolü herşeyin üzerindedir. Fert ve toplum seviyesinde sosyal güvenliğin ilk ve önemli teminatı ailedir. Kadını toplumumuzun ve aile müessesemizin en önemli unsuru olarak görüyoruz. Kadınlarımızın haklarının korunması ve ülkemizin gelişmesine daha fazla katkılarının sağlanması hedefimizdir. Değerli Milletvekilleri, Önümüzdeki dönem eğitim ve öğretim en fazla önem verdiğimiz konuların başında gelecektir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin modern ve ileri Türkiye idealine, Atatürki ilke ve inkılaplarına bağlı, milli, manevi ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, bilgili, ilmi düşünceye sahip, herkese karşı sevgi, saygı ve müsamaha besleyen birer insan olarak yetişmelerini milli eğitimin esası sayarız. Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması esastır. Öğretmen, eğitim ve toplumun temel taşıdır. Bu mesleğin cazip hale getirilmesi için özendirici tedbirler alınmasına devam edilecektir. Gelişmenin ve modernleşmenin temelindeki başlıca unsurlar insan ve sistemdir. İnsanın emeği ve çalışması herşeyin üzerindedir. Kalkınma insanoğlunun işidir. İleri toplumlarda yetişmiş insanın, insangücü kalitesinin dünyanın en zengin tabii kaynaklarından daha önemli olduğu gözlerimizin önündedir. Esas olan herkesi bir meslek sahibi yapmaktır. Herşeyden önce insanın kendine güven duymasının ilk şartı meslek sahibi olmasıdır. İktisadi hayatımızdaki gelişmeler her seviyede ihtisasa yönelik ve uygulamalı eğitim ve öğretime ağırlık verilmesini gerektirmektedir. Son dört yılda, mevcut eğitim sistemi yanında çıraklık eğitimi ve beceri kursları ile belirli mesafeler alınmıştır. * Önümüzdeki dönemde orta öğretimden, yüksek okul ve üniversiteye kadar esnek ve yönlendirilmiş bir insangücü planlamasına ağırlık verilecektir. * Türkçe’ nin doğru ve güzel konuşulması ve yazılması için gerekli bütün tedbirler alınacaktır. * Her seviyede eğitim ve öğretimde başta TV ve bilgisayar olmak üzere teknolojinin imkanlarından en ileri safhada istifade edilecektir. * Herkese bir yabancı lisan öğretmek hedefimizdir. * Halk eğitimine süreklilik kazandırmak amacıyla, okul dışı eğitim ve kültür faaliyetlerinin geliştirilmesi, radyo ve televizyondan müessir bir şekilde faydanılması için gereken yatırımları tamamlayacağız. * Öğretmenlerin meslek içi eğitime önem verilerek, devamlı gelişmeleri sağlanacaktır. * Çok kanallı eğitim televizyonu, öğrenci ve öğretmenlerin eğitim ve öğretiminde yardımcı ve hızlandırıcı bir araç olarak kullanılacaktır. Eğitim programları, ders kitapları, eğitim araç ve gereçleri ile öğretim yöntem ve tekniklerinin bilim ve teknolojideki yenikliklere, toplumumuzun ve insanımızın değişen ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilmesi sağlanacaktır. * Öğretmenlerin meslek içi eğitimine önem verilerek, devamlı gelişmeleri sağlanacaktır. * Çok kanallı eğitim televizyonu, öğrenci ve öğretmenlerin eğitim ve öğretiminde yardımcı ve hızlandırıcı bir araç olarak kullanılacaktır. * Bilgisayarlı, göze ve kulağa hitabeden modern eğitim sistemleri okullarımızın en önemli eğitim araçları haline getirilecektir. Eğitim ve öğretimde başlatılan bilgisayar kullanımını hızlandırılarak devam edilecektir. * İlk ve orta öğretimde ikili öğretimin kaldırılmasını, sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılmasının hedef alıyoruz. * 3308 sayılı Kanunla kurumsal bir yapıya kavuşturulan çıraklık ve meslek eğitiminin geliştirilerek yaygınlaştırılmasına devam edilecektir. * Yüksek eğitim kuruluşlarımızda müsbet ilimler, sosyal ve manevi ilimler ile birlikte teorik ve uygulamalı araştırma ve geliştirme faaliyetlerine önem verilmesini; bu kuruluşlarımızın sınai, iktisadi, sosyal ve diğer konularda pratik araştırma ve geliştirmeye yönelmelerini teşvik için gerekli tedbirlerin alınmasını faydalı görmekteyiz. * Bugüne kadar yapılan uygulamalar ve sonuçları değerlendirilerek, YÖK Kanunu günün şartlarına göre değiştirilecektir. Değerli Milletvekilleri, Milli kültürümüz kalkınma, çağdaşlaşma ve dışa açılma çalışmalarının özünü oluşturacaktır. Hür düşünce, ilmi zihniyet, araştırma ruhu, gelişme heyecanı, metodlu çalışma ve tasarruf alışkanlığı gibi çağdaşlaşmanın temeli olan unsurların toplumumuzda yaygınlaşmasını sağlamak için kültürümüzün kaynaklarından yararlanmak hedeflenmiştir. Bu hedeflere, milli kültürden hareketle varabileceğine inanıyoruz. Milli kültürün geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, kalkınma politikalarının temel ilkelerinin başında gelecektir. Milli ve manevi değerlerinin korunmasında ve geliştirilmesinde olduğu kadar, milletlerarası münasebetlerde de yakınlaşma ve dayanışmanın temel unsurudur. Dünya barışının köprüsü kültürel alışveriş olacaktır. Avrupa Topluluğu ile bütünleşme dönemi içinde ortaya çıkması muhtemel kültürel münasebetlerin alacağı yeni boyutlar gözönünde bulundurulacak ve kültürümüzün Topluluk ülkelerine tanıtılmasına özen gösterilecektir. Türk film sanayinin geliştirilmesi konusunda Devletçe her türlü destek sağlanacaktır. Fikir ve sanat eseri sahiplerinin haklarının korunmasına ve Devletçe desteklenmesine devam edilecektir. Eski yapı ve eserlerin korunması ve yaşatılması, tarihimize ve kültürümüze bir saygının ifadesi olarak devam edecek, bu konuda ülke bütününde ‘koruma kültürünün’yayılması için gerekli tedbirler alınacaktır. Eski eser kaçakçılığının önlenebilmesi için, gerekli her türlü tedbir alınarak, çeşitli yollarla yurt dışına kaçırılan eski eserlerin Türkiye’ ye geri getirilebilmesi için çalışmalara devam edilecektir. Kütüphane hizmetlerinin daha verimli ve ülke çapında dengeli bir şekilde yaygınlaştırılması için yeni tedbirler geliştirilecektir. Okuma zevk ve alışkanlığının yaygınlaştırılması için gerekli araştırmalar yapılarak yeni eserler ortaya koyacak kabiliyetli kişilerin keşfedilmesi, yönlendirilmesi, özendirilmesi ve desteklenmesi hususunda çalışmalar sürdürülecektir. Arşiv belgelerinin korunması, tasnif edilmesi ve araştırıcıların hizmetine sunulması sağlanacaktır. Türk edebiyatını ve sanatını dünyada tanıtmak için, yazarlarımızın eserleri yabancı dillerde yayınlanacak, bilim ve kültür yayınlarının yaygınlaştırılması daha da hızlandırılacaktır. Türk-İslam eserleri öncelikli olmak üzere, kültür varlıklarının korunması, bakımı, onarımı ve restorasyonuna ağırlık verilecektir. Milletimizin sosyal ve kültürel hayatında önemli rolü olan edebiyat, müzik, resim, folklor, sinema, tiyatro ve diğer sanat dallarının geliştirilmesi kültür ve sanat politikamızın ana hedefidir. Opera, bale ve orkestra çalışmalarında çağdaş bir yaklaşımla milli kültür birikimimzden yararlanılacak, Tiyatro çalışmalarında yerli eserlere ağırlık verilecektir. Özel tiyatroların Devlet tarafından desteklenmesi hamlesi arttırılarak devam edecektir. Değerli Milletvekillleri, Önümüzdeki dönemde sağlık hizmetlerine büyük önem vereceğiz. Sağlık hizmetlerinden bütün vatandaşlarımızın en iyi şekilde faydalanmasını sağlamak hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmak üzere, öngördüğümüz tedbirlerin büyük bir bölümü bir süre önce çıkardığımız Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu içinde yer almaktadır. Önümüzdeki dönemde : * Sağlık hizmetlerinin vasıflı, güvenilir, kolay erişilebilir, formaliteden uzak ve yurda dengeli bir şekilde yayılması esastır. Bunun için zorlayıcı değil, teşvik edici tedbirler uygulanacaktır. * Hastane, sağlık ocağı ve sağlık evi sayısı arttırılacak, sağlık tesislerimiz daha modern alet, makina ve araçlarla teçhiz edilmeye devam edilecektir. * Devlet, S.S.K., üniversite ve diğer kamu kuruluşlarının hastaneleri arasında işbirliği imkanlarının arttırılarak birbirlerini takviye eden bir anlayışla çalışmaları sağlanacaktır. * Bütün vatandaşlarımızın sağlık sigortasına kavuşturulmasını, herkesin istediği hastaneden faydalanmasını sağlayacak bir sistemin kurulmasını hedef aldık. * Devletin yapacağı hizmet ve faaliyetlere ilaveten özel sağlık müesseselerinin kurulmasını teşvik ediyoruz. Bilhassa bu alanda sağlık turizmine de ağırlık vererek ülkemizde en modern sağlık merkezlerinin kurulmasına yardımcı olacağız. * Aile hekimliği sistemine geçilerek hastanın kendi doktorunu seçme imkanı getirilecek, böylece gereksiz yere hastane hastane dolaşma problemi ortadan kalkacaktır. Değerli Milletvekilleri, Sendika kurma,toplu sözleşme, grev hakkı ve lokavt, hür demokratik nizamda çalışma hayatını düzenleyen temel unsurlardır. Çalışma hayatının adil, istikrarlı bir sistem içinde yürütülmesi sosyal ve iktisadi gelişmede başlıca hedefimizdir. Bu maksatla milli şartlara uygun olarak tedbirler alınacak, gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Milli ekonomimiz yönünden verimliliği ve çalışmayı teşvik edici esasların uygulanması gerekmektedir. İşçi ve işverenin aynı gaye için çalışması, karşılıklı hak ve görevlerin adil esaslara bağlanması, mücadele ve kavga yerine meseleleri görüşerek anlaşma yolunun tercih edilmesi hedef olmalıdır. Bu hedef istikametinde gayret gösterildiği taktirde, vatanperver ve sağduyulu işçi ve işverenlerimizin, iş barışının idamesinde ve dolayısıyla sosyal ve iktisadi gelişmemizde daha faydalı olacaklarına inanıyoruz. Ücretin işe ve verimliliğe göre tesbitini, eşit işe eşit ücret verilmesini sosyal adalet anlayışımızın icabı sayarız. İşçilerimizin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınmasını ve bu hususun etkin bir şekilde Devlet denetimine tabi tutulmasını gerekli görmekteyiz. İşçilerimizin mesleki ve teknik yönden gelişmeleri ve vasıflı işçi yetiştirilmesi bakımından işbaşında eğitim, kurs ve seminerler düzenlenmesi konusunda önemli çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Yurt dışındaki işçilerimizin ekonomik ve sosyal problemlerinin çözümü, her çeşit hak ve menfaatlerin korunması, yurt dışında büyüyen çocuklarımızın milli ve manevi değerlerimize, vatan ve milletimize bağlılıklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmayı önemli bir görev telakki ediyoruz. Değerli Milletvekilleri, Gençliğimizi, vatan ve milletin birlik ve bütünlüğünü müdrik, örf ve anannelerimize saygılı Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, bilgili, medeni, hoşgörülü birer insan olarak yetiştirmeliyiz. Gençlerimizin ruh, fikir ve beden yönünden mükemmel şekilde gelişmelerini sağlamak hedefimizdir. Bu maksatla formal eğitim ve öğretime ilaveten, okul içinde ve okul dışında fikir, kültür ve sanat, spor ve folklor faaliyetlerinin yapılmasına imkan verecek modern tesislerin kurulması öncelik taşımaktadır. Orta ve yüksek öğrenim yapmış gençlerimizin meslek hayatına intibakının kolaylaştırılması ve başarılarının arttırılması için önceden çalışma ve tatbikat imkanlarına kavuşturulmaları önemlidir. Burs ve yurt şartlarının iyileştirilmesi, gençliğin boş zamanlarını en faydalı şekilde değerlendirmelerini sağlayıcı imkan ve faaliyetlerin desteklenmesi için çok önemli adımlar attık. Değerli Milletvekilleri, Çevreyi ve tabiatı koruma, Hükümetimizin önem verdiği bir konudur. Doğal fiziki ve sosyal çevrenin korunarak sürekli bir ekonomik kalkınmanın sağlanması gereklidir. Ekolojik değerlerin korunması ile ekonomik kalkınma bir bütündür. Şehirleşmenin ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin azaltılması için ısıtmada iyi kaliteli yakıt kullanılması ve sınai tesislerin artıklarının arıtılması gerekmektedir. Bu maksatla şehirlerde ısıtma için kaliteli kömür ithaline başlanmış ve büyük şehirlerimizin bazılarında tabii gaz kullanılması için projeler yapılmıştır. Yeni yapılan sınai tesislerin çevreyi kirletmeyecek şekilde kurulmasını, halen çevreyi kirleten tesislerin de belirli bir süre içinde lüzumlu arıtma tesislerini yapmalarını sağlayacak tedbirler alınacaktır. Değerli Milletvekilleri, Kamu hizmetlerinin süratli, etkili, verimli bir şekilde yürütülmesi, kamu idaresinin temel prensibidir. Hedefimiz, kamu hizmetlerinin vatandaşa en iyi şekilde götürülmesini sağlamaktır. Önümüzdeki dönemde : * Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesine paralel olarak il, ilçe ve büyük şehir sayısı belirli esaslar dahilinde arttırılacaktır. * Belediye ve Köy kanunları değiştirilerek mahalli idarelerin daha da güçlenmesi temin edilecektir. * Teftiş ve denetim sistemi yeni bir anlayışla düzenlenecektir. Değerli Milletvekilleri, İktidarımız döneminde bu esaslardan hareketle, kamu idaresi bütünüyle gözden geçirilmiş, köklü şekilde değiştirilmiş ve bürokratik işlemler her kademede asgariye indirilerek bir İDARİ REFORM gerçekleştirilmiştir. İdari reform çalışmaları çerçevesinde bir kadro reformu uygulanamsı da başarılmıştır. Bu düzenleme sonucunda, * Devletin kadroları tesbit edilerek kanuna bağlanmış, * Kadro ünvan standardizasyonu geliştirilerek, 8000’den fazla kadro ünvanı 900’e indirilmiş ve basitleştirilmiş, * Kadro tespit ve talepleri, iş analizi ve ölçümlerine dayandırılmış, keyfi kadrolaşmaya son verilmiş ve yeni kadroların ancak kanunla alınabileceği esası getirilmiştir. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Adalet Mülkün Temelidir. Hukukun üstünlüğüne saygılı ve Hukuk Devleti Esaslarına bağlı olmak vazgeçilemeyecek ilkelerdir. Yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esastır. Hükümetimiz, Adaletin temini ve tevziini, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapılmadan gerçekleşmesinin sağlanmasını temel görevler arasında görmektedir. Yargının artan iş yükünü dengelemek Adaletin tecellisindeki gecikmeleri en aza indirmek amacımızdır. Adalet hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde ele alınması, yargı organlarının imkanlarının artırılması, çalışma şartlarının düzeltilmesi faaliyetlerine devam edilmesi hedefimizdir. Ceza infaz kurumlarının daha modern bir yapıya kavuşturulması, islah faaliyetlerine ağırlık verilmesi, ceza evlerindeki atıl işgücünün değerlendirilmesi ve meslek edindirme faaliyetlerine hız kazandırılması düşüncesindeyiz. Muhterem Milletvekilleri, Hükümetimiz bürokrasisinin devamlı olarak azaltılmasında memura ve vatandaşa itimadı esas almaktadır. Bürokrasinin azaltılması ve kamu hizmetlerinde etkinliğin arttırılması için uyguladığımız ve uygulamaya devam edeceğimiz tedbirler şunlardır: * Devletin vatandaş ile ilişkilerinde itimat esastır. Vatandaşın devletine güven duyması için, devletin memuruna, memurun vatandaşa itimat etmesi şarttır. Bunun için de beyana güvenin esas alınması, aksi görüldüğü taktirde müeyyide uygulanması gerekmektedir. * Bürokratik işlemleri kısa sürede asgariye indirmek maksadiyle genel bir yetki kanunu çıkarılmıştır. Bürokratik işlemlerin en fazla ve en gereksiz olduğu alanlardan başlamak üzere ilgili kanun, tüzük, kararname, yönetmelik ve tebliğlerde gerekli değişiklikler yapılmaktadır. * Devlet idaresi yetki ve sorumluluğun ahenkli bir şekilde paylaşıldığı bir karar ve uygulama sistemi içerisinde başarılı olabilir. Kararların daima en üst noktalarda teşekkül ettiği bir sevk ve idare sisteminin etkili ve verimli olması düşünülemez. Bu itibarla bakanlar kurulu kararları doğrudan Hükümet sorumluluğunu gerektiren hallere inhisar ettirilerek, sadece ilgili ve sorumlu bakanlar ile Başbakanın imzalayacağı ikili veya üçlü karar mekanızması geliştirilecektir. Aynı anlayışla bakan onayı asgariye indirilerek, konuların önemine göre müsteşar, genel müdür, daire başkanı ve diğer seviyelerde sonuçlandırılmasını sağlamak üzere yetki ve sorumluluklar yeniden tesbit edilecek, taşra kuruluşlarının yetkileri arttırılacaktır. * Son altı yılda nüfus işleri, adalet, emniyet, milli eğitim, vergi dairesi ve daha pek çok kamu kuruluşu bilgisayara geçmiştir. Bunun sonucu işlemler hızlanmış, bekleme süreleri tamamen kalkmış veya büyük ölçüde azaltılmıştır. Önümüzdeki dönemde vergi idaresi tamamen bilgisayara geçecek, bütün bakanlıklarda etkili ve verimli çalışacak şekilde bilgisayar yardımıyla otomasyon projeleri başlatılacaktır. * Ehliyet, pasaport, nüfus dahil çok çeşitli alanlarda bürokratik işlemler, formaliteler basitleştirilmiştir. * Bürokrasi, kırtasiyecilik ve formalitelerle mücadele programına devam edilecek, bu konuda kamu personelinin eğitilmesi ve programın vatandaşa tanıtılması sağlanacaktır. Değerli Milletvekilleri, Ülkede huzur, asayiş ve güvenin temini, vatandaşın can ve mal emniyetinin sağlanması devletin ilk ve asli görevidir. Bu görev yerine getirilmeden devletin varlığından bahsedilemez. Huzur ve güvenin sağlam ve kalıcı temellere oturtulması, siyasi, iktisadi ve sosyal politikaların bir bütünlük içinde uygulanmasına, birbiriyle ahenkli, dengeli yürütülmesine bağlıdır. Huzur ve güvenin bedeli demokratik nizamdan, insan hak ve hürriyetlerinden vazgeçmek değildir. Son otuz yıllık tecrübeler göstermiştir ki, devlet otoritesinin zayıflaması, ülke ekonomisinin kötüye gitmesi, sosyal dengesizliklerin artması, huzur ve güvenin bozulmasında ana sebepleri teşkil etmiştir. Huzur ve güveni sarsan olayların başında anarşi ve terör gelmektedir. Anarşi ve terör basit bir zabıta olayı değildir, devlete karşı gelme olayıdır. Bu yüzden de devletin bütün organlarının ortak sorumluluğu altındadır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının; iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün siyasi partilerin; işçisiyle, işvereniyle, esnafıyla, çiftçisiyle milletin bütün fertlerinin üzerine düşen görevler vardır. Huzur ve güvenin sağlanmasında aldığımız ve öngördüğümüz başlıca tedbirler şunlardır: * Bölgeler arası gelişmişlik farklarının asgariye indirilmesi amacıyla, Başta DOĞU ve GÜNEYDOĞU olmak üzere kalkınmada öncelikli yörelerin geliştirilmesine büyük önem verilmektedir. * Sosyal adalet anlayışımızın gereği olarak orta direğin güçlendirilmesini, zaman içerisinde milli gelirin daha adil dağılımını sağlamak temel politikamızdır. * Çocuklarımızı ve gençlerimizi, milli ve ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, bilgili, Türkiye’ nin meselelerinin ancak milli birlik ve dayanışma ile, milli ve akılcı yaklaşımlarla, gayret ve fedakarlıkla çözülebileceğine inanan; medeni, hoşgörülü birer insan olarak yetiştirmeliyiz. * Anarşi, terör, bölücülük ve aşırı cereyanlarla sürekli ve etkili bir şekilde mücadele edilmektedir. Bunun için güvenlik kuvvetlerimizin kadrosu arttırılarak modern imkan ve araçlarla donatılmış, eğitim ve öğretime ağırlık verilerek, ücret ve sosyal imkanları hizmetin önemine uygun bir seviyeye çıkarılmıştır. * Güneydoğu Anadolu’ daki birkaç ilimiz dışında ülkede huzur ve güven sağlanmıştır. Anarşik faaliyetlerin devam ettiği bu illerimizde ise Olağanüstü Hal Bölge Valiliği tesis edilerek emniyet ve güvenlik kuvvetlerinin ahenk ve uyum içerisinde çalışmaları temin edilmiştir. Bölge Valiliğine önemli yetkiler verilerek, Hadiselerin üzerine ciddiyetle gidilmiş ve gidilecektir. * Emniyet ve asayişin tesisi için toplumun ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemeler yapılmıştır. İhtiyaca göre yeni düzenlemeler yapılacaktır. * Değerli Milletvekilleri, Türk Milletinin bağrından çıkan ve güvenliğimizin teminatı olan Silahlı Kuvvetlerimizi Güçlendirmek ve ihtiyaçlarını sağlamak için, her türlü gayret gösterilecek ve bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacaktır. Silahlı Kuvvetlerin, dışa bağımlılığını azaltmak ve savunmamızı yeterli hale getirebilmek amacıyla, Savunma Sanayiinin Geliştirilmesine öncelik verilecek ve bu konudaki gayret ve çabalarımız arttırılacaktır. Hükümetimiz, Savunma Sanayiinin kurulmasına, geliştirilmesine büyük önem vermektedir. Önceki ANAP Hükümeti zamanında çıkartılan 3238 sayılı kanun çerçevesinde başlatılmış olan çalışmalarımız devam ettirilecektir. Ele alınan Savunma Sanayii projeleri, gecikmeye meydan verilmeksizin gerçekleştirilecektir. Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ nun daha da güçlenmesi ve gelirlerinin artırılması için gerekli tedbirler alınacaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli unsurunu teşkileden personelin yurt içinde ve dışında, daha iyi eğitilmesi ve yetiştirilmesi için gerekli imkanlar sağlanacaktır. Türkiye’ nin giderek artan nüfusunu dikkate alarak, halihazırda uygulanmakta olan çeşitli askeralma sistemlerinin, günün şartlarına uygun hale getirilmesi yönündeki çalışmalar hızlandırılacaktır. Anavatan İktidarı Kasım 1985 tarihinde Yüce Meclisten geçirdiği Kanunla uygulamaya konulan yeni savunma sanayi politikası ile bu alanda da köklü bir reform yapmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunun, yerli imkanlarla modern teknolojilerin bir araya getirilerek daha ekonomik bir yolla gerçekleştirilmesi hedef alınmıştır. Bu hedefi gerçekleştirmek üzere yeni bir organizasyon, önemli bir kaynak ve süratli işleyen bir karar mekanizması oluşturulmuştur. Üç buçuk yıllık bir zaman içinde modern savunma sanayiinin kurulması hususunda temel çalışmalar tamamlanmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacına yönelik önemli projeler ele alınmıştır. Zırhlı muharebe aracı ve F-16 elektronik harp üretim projeleri yatırım aşamasına gelmiştir. Haberleşme, radar, hafif nakliye uçağı projeleri karar aşamasına gelmiştir. Helikopter, alçak irtifa hava savunma füze sistemi, çok namlulu roket sistemi ve mayın avlama gemisi projeleri de gelecek yılda sonuçlandırılacaktır. Bu projelerin üretime geçmesi ile Türkiye sadece silah üreticisi ülke olmaktan kurtulacak ve hem alan hem satan ülke haline gelecektir. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Tüm Cumhuriyet Hükümetleri gibi, Hükümetimizin de dış politikasının esasını büyük Atatürk’ ün vazettiği ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesi teşkil edecektir. Devletimizin dış politikasında daima gözönünde bulundurduğu güvenilirlik, ahde vefa, uluslararası barış ve istikrarın korunması ve güçlendirilmesi için faal çaba göstermek gibi temel ilkeler çerçevesinde, ulusal çıkarlarımızın kararlılıkla ve en etkin şekilde korunması Hükümetimizin dış politika alanındaki birinci hedefidir. Hükümetimiz, dış politikamızın ana hedeflerini belirlerken, bundan önceki dönemlerde de olduğu gibi, iktisadi gelişmişlik düzeyimizin yükseltilmesine ve milli savunmamızın güçlendirilmesine özel bir öncelik verme kararlılığındadır. Mensubu bulduğumuz Batı Dünyası ile ilişkilerimizde, gerek savunma ihtiyaçlarımızın, gerek iktisadi çıkarlarımızın en iyi şekilde karşılanması yönünde tüm Anavatan Hükümetlerince takip edilen aktif politikayı titizlikle sürdüreceğiz. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Dünyamız hızlı ve önemli gelişmeler arzeden bir değişim süreci içinde bulunmaktadır. Doğu-Batı ilişkilerindeki yumuşama ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde izlenen demokratikleşme hamleleri, uluslararası istikrarın korunması, barışın güçlendirilmesi, küresel boyutta işbirliğinin pekiştirilmesi ve çeşitlendirilmesi hususunda tüm ülkelere önemli görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Hükümetimiz, silahların kontrolü dahil, Doğu-Batı ilişkilerinin her alanında etkin rol oynamaya devam edecektir. Önümüzdeki dönem, üyesi olduğumuz NATO ittifakı açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Doğu-Batı ilişkilerinin bugün ulaştığı aşama NATO’ nun kararlı tutumunun bir sonucudur. Hükümetimiz, NATO içinde, başta güvenlik olmak üzere tüm konularda aktif ve etkili bir rol oynamayı sürdürecektir. Avrupa Topluluğu ile ilişkilerimiz, Hükümetimizin programında ayrıcalıklı bir yer işgal etmektedir. Avrupa Topluluğunda hak ettiği yeri almaya kararlı olan Türkiye, Avrupa Topluluğuna tam üyelik başvurusunun olumlu biçimde sonuçlanması için gerekli çabaları, karşılıklı çıkarlarımızın dengelenmesini sağlayacak bir anlayışla sürdürecektir. Esasen, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda ülkemizde son altı yıl içinde gerçekleştirilen hamleler sayesinde Avrupa Topluluğu’ na tam üyelik için gerekli zemini oluşturma yönünde önemli bir mesafe katedilmiş olduğu bir vakıadır. Bu yöndeki çabalar Hükümetimiz döneminde de her alanda azimle sürdürülecektir. ABD ile dostluk ve ittifak ilişkilerimizi, karşılıklı çıkarlara hizmet edecek bir tarzda daha da geliştirmek arzusundayız. Bu çerçevede, ABD yetkililerinin de, yabancı unsurları tatmin gayretlerinin, Türk-Amerikan ilişkilerine tahmil edeceği yükün ve yapacağı olumsuz etkilerin bizim kadar bilincinde olduklarına inanıyoruz. Hükümetimiz, İslam ülkeleriyle tarihi ve kültürel bağlara dayanan yakın dostluk ve işbirliği ilişkilerini daha da geliştirmeye karalıdır. Orta Doğu’ da adil ve kalıcı bir barışın tesisinin ancak İsrail’ in 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi, Filistin'lilerin meşru haklarının tanınması ve ayrıca, bölgedeki tüm ülkelerin tanınmış ve güvenli sınırlara sahip olmaları ile gerçekleşebileceğine olan inancımızı korumaktayız. Orta Doğu meselesinin bütün taraftarıyla diyalog halinde bulunan Türkiye, Filistin Devleti’ nin ilanını izleyen dönemde hızlanan barışçı çözüm arayışlarını yakından ve dikkatle takip etmeye devam edecek ve bu yöndeki arayışlara katkıda bulunmaya hazır olacaktır. Sovyetler Birliği ve doğu Avrupa ülkeleri ile, egemenlik, bağımsızlık, hak eşitliği, toprak bütünlüğüne saygı ve içişlerine karışmama ilkeleri çerçevesinde ilişkilerimizi geliştirmeyi; özellikle ekonomik ve ticari alanda mevcut geniş işbirliği potansiyelini azami ölçüde değerlendirmeyi amaçlamaktayız. Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri, Bulgaristan’ daki Müslüman Türk azınlığın içine düşürüldüğü elim durum ve bunun yol açtığı sonuçlara ikili ve uluslararası anlaşmalar ile çağdaş normlara uygun, yapıcı ve ileri görüşlü bir yaklaşımla çözüm getirilmesinin temini, Hükümetimizin en önemli bir dış politika amacı olmaya devam edecektir. İnsanın en yüce değer olduğu anlayışının artık evrensel boyutta kabul gördüğü günümüzde bu meselenin halledilmeden kapanmayacağı aşikardır. Tüm insanlık aleminin vicdanını rahatsız ettiği bilinen ve hiçbir emele hizmet etmeyeceğinin anlaşılmış olduğunu umduğumuz bu insani sorunun daha fazla zaman kaybedilmeksizin kapsamlı bir çözüme kavuşturulması halinde oluşacak müsbet zeminde, 1984 yılına kadar iyi komşuluk ve çok yönlü işbirliği ilişkileirne başarılı bir örnek teşkil eden Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin ihya olunabileceğine ve böylelikle, Balkan ülkeleri arasında gerçekleştirilmesi hedeflenen çok taraflı işbirliğinin de kuvveden fiile çıkarılabilmesi yolunda en önemli bir engelin aşılabileceğine inanmaktayız. Komşularımızdan başlayarak çevremizde bir barış ve işbirliği kuşağı oluşturmak samimi arzumuzdur. Hükümetimiz, Türk Milleti gibi, Yunan Milletinin de Ege’ nin iki yakası arasında dostluk ilişkilerinin pekiştirilmesini dilediğine içtenlikle inanmaktadır. İyi komşuluğun ve aynı ittifaka mensubiyetin tabii bir gereği olarak, Yunanistan’ la aramızda kurulan diyaloğu korumak ve karşılıklı yarar sağlayacak şekilde ileri götürebilmek amacındayız. Ülkelerimiz arasında mevcut çeşitli meselelerin ancak gerçekçilik ve ileri görüşlülüğün güvenilir zemininde yürütülecek ciddi müzakerelerle çözümlenebileceğine inanmaktayız. KKTC ile mevcut ilişkilerimize özel önem atfeden Hükümetimiz, BM Genel Sekreteri’ nin iyi niyet görevinin Kıbrıs ihtilafının Ada’ daki iki tarafın rızasına dayalı bir çözüme kavuşturulabilmesi için tek geçerli çerçeve olduğuna inanmaktadır. Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar sabırla izlediği yapıcı tutum Hükümetimizce kararlılıkla desteklenecektir. Hükümetmiz, 21. yüzyılın bir ‘Pasifik Çağı’ olacağı yolundaki projeksiyonlar da göz önünde bulundurularak, Doğu ve Güneydoğu Asya ve Latin Amerikan ülkeleri ile son yıllarda hız kazandırılan ilişkilerimizi daha da ileriye götürmek üzere çaba harcayacaktır. Keza, son yıllarda Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizde sağlanan dinamizmin devamına önem vereceğiz. Hükümetimizin yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hak ve çıkarlarının en iyi şekilde korunması gayretlerini titizlikle sürdüreceği de tabiidir. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Türkiye’ de son altı yılın en önemli özelliği istikrardır. Biz Anavatan iktidarı olarak şimdiye kadar siyaseti uzlaşma, müsamaha içinde, kavgasız olarak götürmek için elimizden geleni yaptık. Bundan sonrada aynı şekilde devam etmeyi memleket sevgimizin, milli menfaatlarımızın tabii bir icabı sayıyoruz. Şunu israrla belirtmek istiyorum ki; Türkiye’ de siyasi ve sosyal istikrarın muhafazası ve güçlendirilmesi için siyasi partiler yanında çeşitli kurum ve kuruluşların ve bütün vatandaşlarımızın üzerine düşen görevler vardır. Herkesin kendi üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancımı ifade etmek isterim. Muhterem Milletvekilleri, Türkiye süratle değişmekte, gelişmektedir. 1980 ve öncesinden çok farklıdır. Yönetim sivilleşmiş, sıkıyönetim kalkmıştır. demokrasi bütün müesseseleriyle yürürlüktedir. Ülke hızla kalkınmakta, işsizlik sorunu tedricen azalmaktadır. Türkiye’ nin itibar grafiği yüksektir. Ortadoğu’ nun en güçlü ve istikrarlı ülkesidir. Ekonomik ve sosyal bakımdan sürekli gelişen, dinamik, modern ve demokrasinin kökleştiği her yönüyle gittikçe dışarıya daha fazla açılan, dış ilişkileri artan, Avrupa Topluluğuna tam üye olmaya kara vermiş ve bunun müracaatını yapmış Türkiye’ nin gelişimini hızla devam ettirebilmesi için başlattığımız ekonomik ve sosyal programın istikrarlı bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Bu mümkün olduğu takdirde asrın sonunda Türkiye ileri sanayi ülkeleri arasına katılabilecektir. Hükümet programımız toplumun bütün kesimlerini kucaklamaktadır. Köyde, kasabada, şehirde veya gecekondudaoturan fakir, zengin, ortahalli, programımız ve tatbikatımız içerisinde kendi yerini görebilecektir. Dünyanın Türkiye’ nin ve insanlarımızın sürekli bir değişiklik içerisinde olduğunu biliyoruz. Biz değişmenin ilerisindeyiz ve Türkiye’ yi çağdaş dinamik ve modern, demokrasinin bütün müesseseleri ile yerleşmesine çalışılan bir toplum haline getirmeye gayret ediyoruz. Bu itibarla da yeniliklere açık bir partiyiz. Bir taraftan kendi milli ve manevi kıymet hükümlerimizi muhafaza ederek Ortadoğu ve Batı Dünyası arasındaki yerimizi daha müessir hale getirirken, diğer taraftan Batı Dünyasına entegre olabilmenin gerektirdiği olgun, müsamahakar insan haklarına saygılı, düşünce, din, vicdan ve teşebbüs hürriyetine inanan, kavgasız bir düşünce ortamını oluşması için başlattığımız politikayı sürdürmeye kararlıyız. ANAVATAN iktidarı Türkiye’ yi ileri ve modern, daha güçlü ve itibarlı bir ülke haline getirmeye azimlidir, karalıdır. Memleketin meselelerini de, çözümünü de biliyoruz. Şimdiye kadar yapamayacağımız işleri vaadetmedik. 1992 yılına kadar yapabileceklerimizi taahüt ediyoruz. Sayın Başkan, Yüce Meclis’ in Değerli Üyeleri, Hükümet programımızı takdim etmiş bulunuyorum. Yüce Meclisin itimadına mazhar olduğumuz takdirde; bu itimada layık olabilmek için Hükümet programımızı en iyi şekilde uygulamak için bütün gücümüzle çalışacağız. Halka hizmeti Hakka hizmet bileceğiz. Önümüzdeki yıllarda yapacağımız çalışmalarda en büyük desteği yüce milletimizin temsilcisi olan siz kıymetli milletvekillerinden alacağız. Hükümetimizin milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Hak’ dan diliyor ve hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
|
---|