Biyografiler

 
Seyyid Rıza  
Seyyid Rıza, Tunceli’nin Lirtik köyünde doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1862 veya 1863 yılında doğduğu varsayılıyor.

Seyyid Rıza'nın hayatı hakkında çok fazla bilgi yoktur. Dersim Ayaklanması hakkındaki tek kitabın yazarı olup kendisiyle uzun yıllar birlikte yaşamış olan Dr. Nuri Dersimi'nin verdiği bilgilere göre Dersim'de doğan Seyyid Rıza yörenin "önemli" aşiretlerinden birinin önderi durumundaki Seyyid İbrahim'in oğludur.
Aynı zamanda bir şeyh olan Deri Ahri kasabasında hayatını sürdüren Seyyid İbrahim, bölge halkı üzerinde bir "yol gösterici" olarak büyük nüfuz sahibiydi.

Seyyid Rıza ailenin dördüncü ve en küçük oğluydu. Mehmet Ali Efendi adlı bir ulemadan dersler alarak büyüdü. Babasının ölümünden sonra Seyyid Rıza, babasının vasiyetine uygun olarak şeyhliği devraldı ve Tujik tepesi eteklerindeki Agdad kasabasına yerleşti. Nuri Dersimi'ye (ayaklanma sırasında Baytar Nuri diye tanınan şahıs) göre, Seyyid Rıza neşeli birisiydi.
Seyyid Rıza, Hozat aşiretlerine güvenmediğinden Koçgiri ayaklanmasına aktif olarak katılmadı. Yalnız hükümetin verdiği sözleri tutmaması üzerine büyük bir silahlı grupla birlikte Dersim'e inerek, asilerin taleplerini destekleyen bir telgraf çekti. Baytar Nuri tutuklandığında da nüfuzunu kullanarak serbest bırakılmasını sağladı. 1921'den sonra Dersim'de Alişer Efendi ve Baytar Nuri'yi himayesi altına aldığı gibi, sözkonusu şahısların bütün Dersim aşiretlerini birleştirme yolundaki çabalarını da destekledi. 1925'deki Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra da binlerce mültecinin yardımına koşmuştu.
1926’da Koçan aşiretine karşı girişilen operasyon sırasında Seyyid Rıza, diğer Dersim aşiretlerinin hükümet kuvvetlerinin safında yer almasını önlemeye çalıştı. Operasyondan sonra Genel Müfettiş İbrahim Tali'nin çağrısı üzerine Baytar Nuri ile birlikte Diyarbakır'a giden Seyyid Rıza'ya hükümetin Dersimlilerin silahlarını teslim etmeleri, karakol ve kışla yapımına karşı çıkmamaları ve Koçgiri ayaklanması sırasına onlara sığınan asileri geri vermeleri talepleri iletildi.

İkinci bir görüşmede de, İbrahim Tali, Dersim'de bir isyan hazırlığı olduğu anlamına gelebilecek hazırlıklar hakkında bilgiler içeren bir istihbarat raporu okuttu.

Bunun üzerine Seyyid Rıza, Ferhadan aşireti reisi Cemşit ağanın evinde bütün reisler arasında bir değerlendirme toplantısı düzenledi. Ancak bu tür toplantılara rağmen aşiretler arasında birlik sağlanamıyordu. Çok geçmeden, daha önce de devletle işbirliği yapmış, Birinci Meclis'e Dersim mebusu olarak gitmiş Meço Ağa, Seyyid Rıza'nın damadı, Aşağı Abasan aşiret reislerinden İbrahim Ağa’yı öldürttü. Aşiretler arası bu çatışmalar yüzünden Ağrı isyanı sırasında Dersim'in ayaklanmaya katkısı çok cılız oldu. 1936'da Türk Ordusunun Dersim yakınlarına yeni garnizonlar kurma kararı, aşiretlerin günlerce süren yoğun toplantılarına neden oldu.

Yörede askerî garnizon istemeyen aşiretlerin temsilcisi olarak, Seyyid Rıza bu kararın geri alınması için bu kez General Abdullah Alpdoğan'la Kürtlerin temsilcisi olarak görüştü. İlk görüşmede Alpdoğan'la anlaşamayan Seyyid Rıza, geri dönüp bunları tüm aşiret liderlerine anlattı. Ancak buna rağmen General Alpdoğan bir genelge yayınlayarak bütün aşiretlerden 200 bin silah toplamalarını istemişti.

Seyyid Rıza, General Alpdoğan'dan genelgesini iptal etmesini istedi. Hükümetin bu talebe cevabı bölgeye hemen çok sayıda askeri birlik göndermek oldu. Keşif uçuşu yapan uçakların eşliğinde başlatılan askeri operasyonlar kış bastırdığından kesildiyse de Dersim kuşatma altında tutulmaya devam etti. 1937 baharında karların erimesiyle yeniden başlayan askeri operasyonlar sırasında Seyyid Rıza'nın oğullarından Bra İbrahim arabuluculuk için gittiği Elazığ dönüşünde, İstihbarat şefi Binbaşı Şevket'in adamları tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Türk yetkililere başvuran Seyyid Rıza oğlunu öldürenlerin kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak bu talebi kabul edilmedi ve çatışmalar yeniden başladı. Eylül 1937'de hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Erzincan'a giden Seyyid Rıza tutuklandı.
Yeni Genel Müfettiş İzzettin Paşa kendisine Seyyid Rıza olup olmadığını sorduğunda "Ben Dersim'li Rızo'yum" dedi, "Dersim'de her meşe altında ve her dağ başında binlerce Rızo vardır. Şu halde siz hangi Seyyid Rıza'yı soruyorsunuz?" 14 gün süren mahkeme sonunda ölüme mahkum oldu. 18 Kasım 1937'de, aralarında oğlunun ve kardeşinin de bulunduğu toplam 11 kişi Elazığ'ın Buğday Meydanında idam edildi.



HAKKINDA YAZILANLAR

CHP'nin 'Dersimli' kurmayı Sinan Yerlikaya: Seyit Rıza'nın torununu PKK öldürdü
Ömer Şahin
Zaman 5 Aralık 2009

Dersim katliamında ailesinden çok sayıda kişiyi kaybeden, annesi de sürgüne gönderilen CHP Parti Meclisi üyesi, Tunceli eski milletvekili Sinan Yerlikaya, Dersim katliamının içyüzünü ve yaşananları Zaman'a anlattı. Yerlikaya, yapılan baskı nedeniyle Dersimlilerin gizlenmek zorunda kaldıklarını belirterek, aslen Dersimli olan birçok ünlü ismin kimliklerini gizlediklerini söyledi.



Eski CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, devletin önemli yerlerinde, iş dünyasında tanınmış birçok ismin Dersimli olduğunu söylüyor. Ancak, bu kişilerin 'yanlış anlaşılacakları' kaygısıyla kendilerini gizlediklerini belirtiyor. Dersim katliamında annesi ve babası sürgüne gönderilen Yerlikaya, olayın canlı tanıklarından dinlediklerini Zaman'a anlattı. Yerlikaya'nın annesi Gülizar Hanım, Dersim'e askerî harekât olduğunda 3 yaşında idi. Eli silah tutan tüm akrabaları öldürüldü. Kendisine acıyan bir subay tarafından Eskişehir'e götürüldü. Onun gibi sürgünde olan eşiyle orada tanıştı. Annesinin çabalarıyla 14 yaşında Dersim'e dönebildi. Yaşananlar o döne-min insanına öyle bir korku salmış ki; Yerlikaya, annesinin bugün bile anılarını paylaşmaktan çekindiğini söylüyor.

İki dönem Tunceli milletvekilliği yapan Sinan Yerlikaya, CHP lideri Deniz Baykal'a yakınlığı ile tanınıyor. CHP Parti Meclisi (PM) üyeliği süren Yerlikaya, Dersim'de yaşananlara ilişkin suskunluğunu bozdu. Tartışmayı başlatan Onur Öymen'in konuyu tam olarak bilmeden konuştuğunu kendilerine itiraf ettiğini açıklayan Yerlikaya, "Onur Bey, bizden özür diledi. Ama sözleri partiye zarar verdi." diye konuştu. Yerlikaya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim'de yaşananları "katliam" olarak dile getirmesini ise övgüyle karşıladı. "Başbakan'a bravo diyorum. Bir Başbakan'ın bu kadar açık ve net konuşması bizi memnun etti." dedi.

CHP'li Sinan Yerlikaya, Seyit Rıza'nın yakalanışı, idamı ve mezar yerine ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı. Seyit Rıza'nın, Atatürk'le görüştürülme koşuluyla teslim olduğunu iddia eden Yerlikaya, "Seyit Rıza, Ankara'ya gitmeyi beklerken Elazığ'a götürüldüğünü görünce gerçeği anlıyor." dedi. Seyit Rıza'nın, 1937 yılının Eylül ayında yaşı küçültülerek idam edildiği biliniyor. İhsan Sabri Çağlayangil'in nezaretinde oğlunun da aralarında bulunduğu 7 isim sabaha karşı asılmıştı. İdam sonrası ne olduğu ise tam 70 yıldır sır olarak kaldı. Yerlikaya'nın bu konudaki görüşleri şöyle: "Seyit Rıza ve yanındakiler idam sehpasında akşama kadar bekletildi. Teşhir edildiler. Akşam saatlerinde ise Elazığ-Malatya istikametinde, Keban yolunda metruk durumda olan bir binaya götürülüp yakıldıkları söyleniyor. Ben de buna inanıyorum. Eğer aksini ispat eden var ise kemikleri nerede? Onu göstersinler." Seyit Rıza'nın mezar yeriyle ilgili 2007 yılında dava açıldığı biliniyor. O dönem Elazığ Valiliği, "Devletin elinde bilgi yok." cevabını vermişti. Dava halen Danıştay'da sürüyor.

Sinan Yerlikaya'ya göre; Seyit Rıza, kökeni Horasan'a dayanan bir Türkmen. Hacı Bayram-ı Veli'nin yolunda inançlı bir Alevi. Milli Mücadele'ye destek vermiş bir isim. Erzincan'a kadar gelen Ruslara karşı savaşmış. Hatta Atatürk'e 1918'lerde telgraf çekerek, "Milli Mücadele'ye desteğimizden endişeniz varsa ecdadımızın geldiği Horasan şehrine dönmeye hazırız." diyen bir gazi.

Kürt isyanı değil, evlat acısıydı

Dersim isyanına yapılan kanlı müdahalenin ardında kalan sembol isim ise Seyit Rıza. Soydan değil ama gördüğü saygıdan ötürü "Seyit" payesi verilmiş. Böylesine Dersimliler "Dikme" diyor. Seyit Rıza, Kürt olmadığı gibi Hamidiye Alayları'nın Kürt komutanlarından da zulüm görmüş biri. Yerlikaya, bu yüzden Dersim'de yaşananların Kürt isyanı olarak gösterilmesine karşı çıkıyor. Seyit Rıza'nın dağa çıkmasının gerçek sebebi ise evlat acısına dayanıyor. Yerlikaya, bu iddiasını şöyle aktarıyor: "Seyit Rıza'nın Baba isminde oğlu vardı. Onu çok severdi. Fakat oğlu, onunla liderlik mücadelesi yapan yeğeni Rehber tarafından öldürtüldü. Onu öldürenler de valiler tarafından korundu. Seyit Rıza, katillere karşı devletten yardım alamayınca silaha sarıldı, dağa çıktı." Anlatılanlara göre Seyit Rıza'nın oğlunu katleden Rehber, daha sonra "Dersim dört dağ içinde" isimli ünlü türkünün söz yazarı Alişer'i de öldürtüyor.

Seyit Rıza'nın torununu PKK öldürdü

Seyit Rıza'nın iki köyü var: Dumantepe ve Yeni Söğüt. İkisi de terörle mücadele kapsamında 1994 yılında boşaltıldı. Yerlikaya, Seyit Rıza'nın Elazığ ve Bursa'da yaşayan akrabaları olduğunu söylüyor. Hatta bir torunu (Ali Rıza Polat) PKK tarafından öldürülüyor.
 

  Siyasi Biyografiler  ( Kim Kimdir ? )  /  Kategoriler
Milletvekili Adayları
Ak Parti Milletvekili  Adayları CHP Milletvekili Adayları
MHP Milletvekili Adayları DSP Milletvekili Adayları
DP Milletvekili Adayları Has Parti Milletvekili Adayları
SP Milletvekili Adayları BBP Milletvekili Adayları
  Milletvekili    Başbakan
 Belediye Başkanı     Bakan
 Cumhurbaşkanı  Parti Başkanı
 Siyaset Adamı  TBMM Başkanı
  Siyasi Biyografiler  ( Tüm Kategoriler )  / Alfabetik Liste