58. ABDULLAH GÜL
HÜKÜMETİ PROGRAMI
18.11.2002 - 14.03.2003
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
58. Cumhuriyet Hükümeti adına aziz milletimizi ve onun değerli vekillerini
saygılarımla selamlıyorum.
3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçim sonucunda ülkemiz iki partiden
oluşan bir meclis ve tek partinin oluşturduğu bir hükümet ile istikrarı
yakalamıştır. Meclis ve hükümet olarak milletimizin bizlere verdiği bu
fırsatı en üst seviyede değerlendirme ve önümüzde bekleyen sorunlara doğru
ve hızlı çözümler getirme sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bu ağır, ağır
olduğu kadar da onurlu sorumluluğu ciddiyetle taşıma kararlılığındayız.
Sayın Milletvekilleri,
Bir yandan halkımızın birikmiş sorunlarına acil çözüm ararken, diğer yandan,
bir daha böylesi sorunlarla karşılaşmamak üzere gerekli yapısal
değişiklikleri ve reformları gerçekleştirmek azmindeyiz. İçinde bulunduğumuz
koşulların göstermelik tedbirlerle geçiştirilemeyeceğini biliyoruz. İktidara
yürüyen bir parti olduğumuzun bilinciyle, ülkenin içinde bulunduğu şartları
dikkate alarak, sorumlu ve tutarlı bir anlayışla hazırladığımız Seçim
Beyannamemiz, 3 Kasım seçimleriyle halkımızın güvenine mazhar olmuştur. Yine
partimizin genel başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından kamuoyuna
açıklanan Acil Eylem Planımız da aynı sorumlu, tutarlı ve değişimci
anlayışın ürünü olarak kamuoyundan geniş bir takdir toplamış ve güven
kazanmıştır. Diğer bir söyleyişle, hükümet programımız, siyaset ahlakımız ve
demokratik tutarlılığımızın bir gereği olarak seçim öncesinde halkımıza
taahhüt ettiğimiz hususları hayata geçirecek bir anlayış içerisinde
hazırlanmıştır.
Seçim öncesi halkımıza verdiğimiz taahhütler kapsamında çalışmalarını
yürütecek olan hükümetimiz, gereksiz tartışmalardan ve polemiklerden uzak,
halkın gerçek gündeminden kopmadan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir
anlayış içinde Yüce Meclisten ve aziz milletimizden güven ve destek
beklemektedir.
Çalışmalarımızı, başta muhalefet partimiz olmak üzere, toplumun tüm
kesimleriyle diyalog ve işbirliği içinde, demokratik ve şeffaf bir ortamda
sürdüreceğiz. Çoğulcu bir demokrasi anlayışı ile, hukuka ve insan haklarına
saygı temelinde, sayısal üstünlüğün her şey demek olmadığını bilerek,
atılacak önemli adımlarda toplumsal mutabakat oluşturmak yönünde azami
gayret göstereceğiz.
İcraatımız ile genel olarak devlet ve toplum arasındaki bağları daha güçlü
hale getireceğimize, siyaset alanını genişleteceğimize, siyaset kurumu ile
toplum arasında güveni yeniden tesis edeceğimize ve halkın talep ve
beklentilerine azami düzeyde cevap vereceğimize inanıyoruz.
3 Kasım 2002 seçim sonuçlarının ilanıyla beraber iç ve dış piyasalarda
ortaya çıkan olumlu beklentiler ve güven ortamı, faiz oranlarında düşüşlere
neden olurken, borsa yükselmiş, döviz kuru gerilemiştir. Tek başına
iktidarın sağladığı geleceğe dönük öngörülebilirlik, yerli ve yabancı
yatırımcıların cezbedilebilmesi için uygun bir güven ortamının temellerini
atmıştır. Öncelikli sosyal ve ekonomik sorunlarımızın çözülmesinde,bu güven
ortamının sürdürülebilmesi hayati bir öneme sahiptir.
Halkımızın taleplerini ve bizlerden beklentilerini hiçbir zaman aklımızdan
çıkarmadan, imkanlarımızı en iyi şekilde değerlendirmek suretiyle,
milletimizin güvenine layık olmaya çalışacağız. Başarılarımız sadece bize
ait olmayacak, bütün siyaset ve devlet kurumlarının ve her şeyden önemlisi
milletimizin olacaktır.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Dünyada köklü dönüşümler yaşanırken, ne yazık ki Türkiye, zamanını ve
enerjisini iç sorunlarıyla uğraşarak tüketmiştir. Maalesef, ülkemiz elli
yılı aşan çok partili siyaset tecrübesine rağmen, yeterince
demokratikleşemeyen, temel hak ve özgürlüklerin tam olarak kullanılamadığı
ülkeler arasında yer almaktadır. Genç ve dinamik nüfusuna, zengin doğal
kaynaklarına rağmen, ülkemizde refah düzeyi yeterince yükseltilememiş,
uluslararası alanda piyasalarda rekabet edebilecek bir üretim yapısı
oluşturulamamış ve kişisel hak ve özgürlükler alanında istenilen düzeyde
gelişme sağlanamamıştır.
Uygulanan yanlış politikalar yüzünden devletin ekonomideki rolü değişen
koşullara ayak uyduramamış, servetin toplum kesimleri ve bölgeler arasındaki
dağılımında adalet sağlanamamış ve sağlıklı bir özelleştirme
gerçekleştirilememiştir. Ülkemiz kamu yönetiminde hantal ve aşırı
merkeziyetçi yapıdan, yolsuzluk ve siyasal çürümeden kurtulamamıştır.
Son yıllarda koalisyon hükümetleri tarafından uygulanan ekonomi politikaları
başarısızlıkla sonuçlanmış, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizleri
yaşanmış ve halkımız görülmemiş bir şekilde yoksulluğa maruz bırakılmıştır.
Krizin ekonomik ve sosyal maliyeti çok yüksek olmuş; iç ve dış borç yükü
inanılmaz bir şekilde büyümüş, on binlerce iş yeri kapanmış, yüz binlerce
insan işini kaybetmiştir. Daha da önemlisi, insanımızın devlete ve siyaset
kurumuna olan güveni sarsılmış, geleceğe ilişkin umutları kırılmıştır.
Hükümetimiz, ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, eşsiz coğrafi konumu, zengin
doğal kaynakları ve engin kültür birikimi ile yeni dünyanın etkin bir üyesi
olma potansiyeline sahip olduğuna kesinlikle inanmakta ve bütün bu olup
bitenleri hak etmediğini düşünmektedir.
Hükümetimiz, dürüst, cesur, bilgili ve ehliyetli kadroların öncülüğünde,
siyaseti ve devleti yeniden milletle buluşturmak için kapsamlı bir
programla, umut ve güven dolu bir geleceği yeniden tesis etmek üzere yola
çıkmıştır.
Yüce Meclisimize sunduğumuz bu program, uzun hazırlıkların ürünü olarak
geliştirdiğimiz, ülkemizin ve dünyanın gerçeklerinden yola çıkarak
şekillendirdiğimiz, bütüncül bir anlayış içinde ele aldığımız ve ülkemizi
gelecekte layık olduğu yere taşıyacağına inandığımız temel alanlardaki
politikalarımızı içermektedir.
Esasen ortaya koyacağımız konuların birçoğu uzun zamandır tartışılan,
üzerinde geniş bir mutabakat olan, ancak, yeterli siyasi basiret ve
kararlılık gösterilemediği için bugüne kadar hayata geçirilememiş konulardan
oluşmaktadır. Değişimci ve dinamik bir anlayışla, tek başına iktidar olmanın
avantajını değerlendirerek, yapıcı bir iktidar/muhalefet ilişkisi ve
toplumsal diyalog ortamı içinde, vakti çoktan gelmiş bu konulara, ciddiyetle
eğilmek kararlılığındayız. Tüm bu çabalarımızda, Cumhuriyetimizin kurucusu
büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere gösterdiği muasır medeniyet
seviyesini aşma hedefi atacağımız adımların dayanacağı temel olacaktır.
Hükümetimiz;
• Ekonomik istikrarı sağlamış,
• Rekabetçi bir piyasa yapısı oluşturmuş,
• Sürdürülebilir kalkınma ortamını yakalamış ve ekonomik refahın nimetlerini
adaletle dağıtan,
• Yoksulluk ve yolsuzluğun ortadan kaldırıldığı,
• İnsanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaşadığı,
• Çağdaş dünya ile bütünleşmiş, farklılıkların çatışma unsuru olarak değil
zenginlik kaynağı olarak görüldüğü,
• İtibarlı, demokratik, dinamik, bir Türkiye Vizyonu’nu hayata geçirecektir.
Bu vizyonu gerçekleştirme yolunda hükümetimizin misyonu ise; siyasi iktidarı
halkın talep ve beklentileri doğrultusunda kullanmak, hukukun üstünlüğü
anlayışı içinde halkın iradesinin yönetime yansımasını sağlamak, toplumun
gelişme taleplerine uygun olarak ülkemizin bütün dinamiklerini,
potansiyelini ve imkanlarını harekete geçirmektir.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
İnsanlar, doğuştan, devredilemez ve vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere
sahiptir. İnsanlığın ortak değeri olan bu hak ve özgürlükler, devlet idaresi
altında onurlu bir hayat sürebilmenin olmazsa olmazlarıdır.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düşüncesinden hareket eden Hükümetimiz,
bütün politikalarının merkezine insanı koyacaktır.
Demokratik yönetim anlayışımızın hedefi, başta düşünce, inanç, eğitim,
örgütlenme ve teşebbüs özgürlüğü olmak üzere, bütün sivil ve siyasi
özgürlükleri güvenceye almak ve insanların korku ve endişeden uzak olarak,
bireysel gelişimini sürdürebildiği özgür bir ortam sağlamaktır.
Bu bağlamda, temel ve hak ve özgürlükler alanında insanlığın birikimi olarak
da gördüğümüz uluslararası demokratik standartlar tüm politikalarımızda esas
alınacaktır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini
kabul ederek iç hukukunun bir parçası haline getiren Ülkemiz, Hükümetimiz
öncülüğünde bu değerleri hayata geçirerek temel hak ve özgürlükler alanında
evrensel standartlara ulaşma kararlılığındadır.
Bu çerçevede Hükümetimiz;
• Temel hak ve özgürlükleri, ülkemizin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerde, özellikle Kopenhag Kriterlerinde belirtilen seviyeye
yükseltmek için Anayasa ve yasalarda gerekli tüm değişikliği yapacaktır.
• Temel hak ve özgürlüklerin, sadece anayasal ve yasal güvenceye alınması
ile yetinmeyip, fiilen uygulanması ve siyasal kültürümüzün yerleşik bir
boyutu olarak güçlenmesi yönünde çaba sarf edecektir.
• Temel hak ve özgürlükler konusunda, toplumun değişik kesimlerinin
sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı olacak, bu alanda çifte
standartlara, kısır çekişmelere ve siyasi istismarlara izin vermeyecektir.
• İşkence başta olmak üzere, demokratik hukuk devleti ilkeleriyle
bağdaşmayan tüm insan hakları ihlallerinin üzerine kararlılıkla gidecektir.
• Mülkiyet hakkını, düşünce, ifade, inanç, teşebbüs ve örgütlenme
özgürlüğünü sınırlayan hükümleri, evrensel hukuk ve özgürlük anlayışı içinde
dikkate alınarak yeniden düzenleyecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye’de demokrasi ve piyasa ekonomisinin yerleşmesine bağlı olarak sivil
toplum güçlenmektedir. Toplum çoğu alanlarda devletin önüne geçmekte, kamu
kesiminden daha kaliteli mal ve hizmetler üretebilmektedir.
Hükümetimiz, insan haklarına dayanan ve eksiksiz işleyen demokratik bir
yönetimin hayata geçirilmesi için sivil toplumun güçlenmesini ve "yönetişim"
anlayışı içinde etkili bir kamuoyu denetimini kaçınılmaz görmektedir.
Hükümetimiz sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımı ile
temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doğru gelişmesine katkı
sağlayacaktır. Böylece vatandaş, sadece seçimden seçime değil, güncel
gelişmeler içinde iradesini yönetim sürecine yansıtma fırsatı kazanacaktır.
Hükümetimiz, tüm sivil toplum örgütlerine eşit mesafede duracak, sivil
toplum örgütleri arasında diyaloğu ve işbirliğini destekleyecektir.
Hükümetimiz, yönetime katılımı engelleyen yasal ve idari etkenleri
kaldırarak, kamu yönetimine sivil toplumun daha aktif katılımını
sağlayacaktır. İş dünyası, sendikalar, meslek odaları, çiftçi örgütleri ve
gönüllü kuruluşların sorunlarını, hizmet alanlarındaki kamu görevlileri ile
birlikte çözmelerini kolaylaştırıcı mekanizmaları geliştirecektir.
Hükümetimiz, çoğulcu demokrasi ve rekabetçi piyasa anlayışının bir gereği
olarak, modern toplumlarda doğru bilgi edinme ve denetim görevi yürüten
medyanın çoğulcu ve rekabetçi bir yapıda gelişmesini savunur. Kamusal bir
hizmetin farklı taraflarını oluşturan siyaset ile medya ilişkisi, demokratik
değerlere ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir diyalog içinde yürütülecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Sürdürülebilir kalkınma; çevreye duyarlılık ve demokratik yönetim gibi
unsurları da içermektedir. Sadece kişi başına düşen geliri artırmak veya
fiziki şartları iyileştirmek kaliteli yaşam için yeterli değildir.
İnsanların ekmek kadar, kendilerini gerçekleştirecek özgürlüğe de
ihtiyaçları vardır.
Hükümetimiz, kalkınmayı, devletin tek yanlı iradesini yansıtan bir toplum
mühendisliği olarak değil, toplumun çoğulcu yapısına saygılı demokratik bir
arayış olarak görmektedir. Demokratikleşme ve kalkınma birbirinin
alternatifi değil, bir arada yürümesi gereken ve birbirlerini destekleyen
süreçlerdir.
Sayın Milletvekilleri,
Kamu yönetiminde tepeden inmeci ve tek yönlü anlayışlar terk edilecektir. Bu
bağlamda, devlet-toplum diyaloğuna ve eğitim, sağlık, çevre gibi sosyal
boyutu olan hizmetlerde, işbirliğine dayanan modeller geliştirilecektir.
Devlet-piyasa-toplum birbirlerinin alternatifi değil, tamamlayıcılarıdır.
Sürdürülebilir hızlı bir kalkınma ancak bunların oluşturacağı sinerji ile
sağlanabilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Demokratik ülkelerde; hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama
yollarının açık tutulması, kanun önünde eşitlik, bireysel veya örgütlü
olarak hak ve özgürlüklerin kullanılması ve idarenin hukuka bağlılığının
sağlanması temel değerlerdir. Bu değerlerin hayata geçirilmesiyle toplumda
barış ve birlik sağlanacak toplumun kamu yönetimine güveni kalıcı olarak
tesis edilecektir.
Hukuk ve adalet anlayışımız gereği, hukukun üstünlüğü içinde devletin
topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din ve mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayırım gözetmesi söz konusu
olmayacaktır.
Mevzuatımızdaki pek çok yasakçı hükümler nedeniyle, ülkemiz hukuk
devletinden çok kanun devleti görünümü vermektedir. İktidarımız süresince
tüm çalışmalarımız, ülkemiz hukukunu evrensel hukuk ilkelerine uygun hale
getirmek, temel hak ve özgürlükler rejimini evrensel standartlara çıkarmak,
ülkemizi gerçek anlamda bir hukuk devleti yapmak, hukukun üstünlüğünü hakim
kılmak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazandırmak olacaktır.
İnsan haklarının evrensel düzeye çıkarıldığı ve kullanıldığı, hukukun
üstünlüğünün gerçekleştirildiği ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla
işlediği hukuk sistemini oluşturmak için, iktidarımız süresince
gerçekleştireceğimiz temel düzenlemelerden bazıları şunlar olacaktır;
• Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki Anayasa yerine katılımcı ve
özgürlükçü yeni bir Anayasa hazırlayacağız. Yeni Anayasamız güçlü bir
toplumsal meşruiyete sahip, başta AB olmak üzere uluslararası normlara
uygun, bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan, çoğulcu ve katılımcı
demokrasiyi esas alan demokratik hukuk devleti anlayışını taşıyacaktır.
Şekil açısından ise kısa, açık ve anlaşılır olmasına özen gösterilecektir.
• Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi adil
yargılanma ilkesine aykırı olan yargı kademeleri kaldırılacaktır.
• Siyasi partileri halka açmak, halkın partiler üzerindeki denetim ve
etkinliğini artırmak, parti içi demokrasiyi ve şeffaflığı sağlamak ve
istikrarı bozmayacak şekilde temsilde adaleti sağlamak üzere Siyasi Partiler
Kanunu ve Seçim Kanunları, tüm kesimlerin üzerinde mutabakatı aranarak
değiştirilecektir.
• Amacımız şiddet, baskı ve suçtan arınmış, özgürlüklerin nimetlerinden
yararlanan ve korkunun olmadığı bir barış toplumu haline gelmektir.
İhtilafları çıkmadan önlemek amacıyla "Koruyucu Hukuk" uygulamaları
başlatılacak, ayrıca ihtilafların dostane çözüm yolları ile çözümlenmesi
anlayışı yerleştirilecektir.
• Türk Ceza Kanunumuz çağın ihtiyaçlarına cevap verememekte, korunan
değerler bakımından büyük haksızlıkların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu
nedenle, yeni bir Ceza Kanunu hazırlanacaktır.
• Türk Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve İş Kanunu gibi temel
kanunlarımız çağdaş gelişmeler ve AB normları dikkate alınarak
güncelleştirilecektir.
Sayın Milletvekilleri,
Yargı gücünü kullananların görevlerini yasaların emrettiği doğrultuda
tarafsız olarak kullanmaları kişi hak ve özgürlüklerinin en önemli
teminatıdır. Hükümetimiz, yargı yetkisini kullanan kişi ve kurumların
bağımsız ve tarafsız karar vermelerini sağlayacak bir yargı reformunu
gerçekleştirmek için;
• Anayasa ve yasalardaki yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ile
bağdaşmayan hükümler değiştirilecek, hakimlerin tarafsızlığını ve hukukun
siyasallaşmasını engelleyen önlemler alınacaktır.
• Yargı hatalarından dolayı mağdur olanların zararlarının tazmini için
bütçeden kaynak ayrılacaktır.
• Basında ve kamuoyunda etkili kişi ve organların yargıyı etkilemek
suretiyle, adaleti yanıltmaya yönelik faaliyetlerine engel olucu nitelikteki
düzenlemelerin uygulanması sağlanacaktır.
Sayın Milletvekilleri,
Adalet sistemi çok yavaş işlemekte, bu durum adalete güven duygusunu
zayıflatmaktadır. Vatandaşlarımız kimi zaman haklarını mahkemelerde aramak
yerine "ihkâk-ı hakka" kalkışmakta, ya da yargı dışı organizasyonları
devreye sokmakta veya umutsuz bir şekilde hak aramaktan vazgeçerek
haksızlığa boyun eğmektedir. Tam ve zamanında adaletin tesisi için:
• Davaların kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlayacak şekilde yargılama
usullerinde basitliğe, makul maliyet ve ispatta kolaylığa imkan verecek
düzenlemeler yapılacaktır. Bu kapsamda özellikle hak mahrumiyetlerine neden
olan süreler yönünden açıklık ve basitlik sağlanacaktır.
• Adliye teşkilatı, çeşitli derecelerdeki mahkemelerin görev ve yetki
alanları, adaletin hızı ve kalitesini artıracak şekilde yeniden
düzenlenecek, teşkilatlanmada "mülki" yapılanmadan çok "nüfus" ve "iş yükü"
kriterleri esas alınacaktır.
• Örgütlü suçlar, terör suçları, ekonomik suçlar gibi alanlarda
ihtisaslaşmış yeni mahkemeler kurulacak, çocuk mahkemeleri, tüketici
mahkemeleri ve aile mahkemeleri gibi ihtisas mahkemelerine ilişkin
düzenlemeler gözden geçirilerek yaygınlaştırılacaktır.
• Yargıtay’ın iş yükünü hafifletmek ve yargı sürecini hızlandırmak için
"İstinaf Mahkemeleri" kurulacaktır.
• Adliye teşkilatımızın hakim, savcı ve yardımcı adalet personeli açığı kısa
sürede kapatılacak, bilgi teknolojisinden yararlanacak şekilde gerekli
donanıma sahip kılınacaktır.
• Vatandaşların devlet kuruluşları ile olan ihtilaflarının yargı yoluna
başvurulmadan çözümlenmesi için gerekli idari ve yasal düzenlemeler
yapılarak, kamu görevlilerinin sorumluluktan kaçarak yapmaları gereken
işleri yargıya havale etmeleri önlenecektir.
• Maddi imkansızlıkları nedeniyle hak arama özgürlüğünden yararlanamayanlar
için öngörülen "adli yardım" müessesesine işlerlik kazandırılacaktır.
• Bir İdari Usul Kanunu çıkarılarak idari işlemlerin yapılmasındaki yetki ve
sorumluluk belirsizlikleri giderilerek işlemlere açıklık kazandırılacak,
denetim kolaylığı sağlanacaktır.
• Adliyeler, çağın gelişmelerine ve hizmetin gereklerine uygun bir şekilde
modern araç ve gereçlerle donatılacaktır. Mahkemelerin elektronik arşiv
imkanlarından yararlanması sağlanarak gerekli bilgi ve belgeler ile emsal
kararlara zamanında erişim mümkün hale getirilecek, yargı organları arasında
kurulacak bir bilgi ağı ile adli sistemi bilgi toplumuna taşıyacak bir düzen
oluşturulacaktır.
İnfaz mevzuatı çağdaş normlara uygun hale getirilecek, modern bir
örgütlenme, yeterli sayıda personel ve fiziki imkanların sağlanmasıyla ceza
ve tutukevlerinin sorunları çözülecektir. Bu çerçevede;
• İnfaz hizmetlerinde, tutuklu ve hükümlülerin kaldığı mekanlar ayrılacak,
ceza infaz kurumlarının personel ve fiziki alt yapı yetersizlikleri
giderilecektir. Hazırlanacak yeni infaz kanununda tutuklu ve hükümlülerin
asgari hakları belirlenecek ve alternatif ceza infaz yöntemleri
geliştirilecektir.
• Adli sicil kayıtlarının tutulmasında daha düzenli bir sisteme geçilecek,
sabıka kayıtlarının silinmesindeki ihmallerin hak mahrumiyeti doğurması
engellenecektir.
• Kişilerin idari kararlarla kamu haklarından mahrum bırakılmalarının önüne
geçilecek, kamu haklarından mahrumiyette yargı kararı zorunlu hale
getirilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Küreselleşme ve bilgi toplumuna dönük gelişmeler, geleneksel devlet ve
yönetim yaklaşımlarını büyük ölçüde geçersiz hale getirmiştir.
Hükümetimiz, bu yeni süreçte devletin, ekonomiye doğrudan müdahale ve üretim
yapması yerine, politika oluşturma, altyapı ve kaynak yaratma, standart
koyma ve denetim yapmasından yanadır.
Hükümetimiz,
• Hükümetin ve kamu yöneticilerinin hesap verme sorumluluğunu geliştirecek
ve gözetecek mekanizmaları kuracak,
• Katılımcılığı, kamu kesimi ile toplum arasında diyaloğu ve işbirliğini
besleyecek, etkin bir mekanizma olarak destekleyecek,
• Yönetim ve karar alma sürecinin her aşamasında toplam kalite anlayışını
benimseyecek, belirsizlikleri azaltacak, "öngörülebilir" bir yönetim
sağlayacak,
• Kamu kaynaklarının kullanım ve aktarımlarını toplumun bilgisine açarak,
yolsuzluklara imkan vermeyen şeffaf bir devlet anlayışını yerleştirecektir.
Bu gelişmeler çerçevesinde Devletin rolü;
• Adaleti tesis etmek,
• İç ve dış güvenliği sağlamak,
• Makro düzeyde, esnek ve katılımcı özelliklere sahip stratejiler
geliştirmek,
• Makro ekonomik dengeleri ve istikrarı sağlamak,
• Gelir dağılımı başta olmak üzere sosyal ve bölgesel dengesizlikleri
gidermeye yönelik tedbirleri almak,
• Eğitim ve sağlıkla ilgili temel hizmetleri yürütmek,
• Temel altyapı hizmetlerini yapmak ve yaptırmak,
• Koyduğu standartlara göre denetim yapmakla sınırlı kalacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Kamu yönetimi sistemimizin çağdaş bir yönetim anlayışına uygun bir yapıya
kavuşturulması gerekmektedir. Hükümetimiz bu dönüşümü sağlamak
kararlılığındadır. Bu kapsamda;
Merkeziyetçi ve katı hiyerarşik yapıların aşılması bakımından;
• Ulusal öncelikler ile yerel farklılıklar barıştırılarak kamu hizmetlerinin
yerinden karşılanması temel ilke olacak, merkezi yönetim tarafından
yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetler, kaynaklarıyla birlikte yerel
yönetimlere devredilecektir.
• Yerel düzeyde demokratikleşmeye önem verilecek, seçimlerle oluşan yerel
organlar üzerindeki merkezi idarenin denetimi, hukuka uygunluk denetimi ile
sınırlandırılacaktır.
• "Devlette Genel Kurumsal Gözden Geçirme" çalışması yapılarak,
bakanlıkların sayısı ve ölçekleri, ilgili ve bağlı kuruluşlar ile diğer kamu
kuruluşlarının bir bütün olarak görevleri yeniden tanımlanacaktır.
• Merkezi yönetimdeki gereksiz kuruluşlar elenecek, benzer işlevler gören
yapılar birleştirilecek ve kuruluş içi yönetim kademeleri azaltılarak
işlemler basitleştirilecektir.
Toplumsal denetim ve katılımın artırılması bakımından;
• Bilgi edinme hakkı, toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılacak ve bunu
sağlamak için "Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" çıkarılacaktır.
• Yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak, kamu
kuruluşlarının hizmet ve işlemleri halka duyurulacak, yönetimde şeffaflık
sağlanacaktır.
• Kamuda verimliliğin artırılması ve şeffaflığın sağlanması için hizmet
birimlerinin, parlamentoya ve kamuoyuna performans raporu sunmaları yönünde
çalışmalar başlatılacaktır.
Kırtasiyecilik, şekilcilik ve verimsizliğin azaltılması bakımından;
• Vatandaşa doğrudan hizmet sağlayan alanlarda mevzuat ve idari usuller
sadeleştirilecektir.
• Kamu kuruluşlarında bilgi ve iletişim teknolojileri azami ölçüde
kullanılarak, e-Devlet uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
• Kamu yönetiminde "beyana güven ilkesi" geliştirilerek, aksi kanıtlanana
kadar vatandaşın beyanı doğru kabul edilecek, bu ilkeyi suistimal edenlere
verilecek cezalar caydırıcı hale getirilecektir.
• Yatırımcının önündeki bürokratik engeller kaldırılacak, mükerrer belge ve
bilgi talepleri önlenecektir.
Örgütsel büyüme ve hantallığın giderilmesi bakımından;
• Kamu personeli eğitilecek, geçici ve nitelik gerektirmeyen işler için
ilave personel alımı önlenecektir.
• Kuruluş içi, kuruluşlar arası ve bölgeler arası personel dağılımı yeniden
düzenlenerek, vatandaşa doğrudan hizmet verilen noktalardaki personel açığı
giderilecektir.
• Kamuda yöneticiler ile çalışanlar arasında yapılacak sözleşmelerle
performans yönetimi geliştirilecek, uzun vadede performansa dayalı ücret
sistemine geçilecektir.
Kayırmacılığın ve yozlaşmanın önlenmesi bakımından;
• Personel alımında objektif kriterler getirilecek, terfilerde liyakat ve
fırsat eşitliği esas alınacaktır.
• Ulusal düzeyde "Ekonomik ve Sosyal Konsey" etkin olarak çalıştırılacak,
bölgesel ve yerel düzeyde özel kesimin ve sivil toplum örgütlerinin kamu
yöneticileri ve siyasi yetkililer ile bir araya geleceği benzeri yapılar
geliştirilerek yaygınlaştırılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Merkezi idare reformuna Başbakanlıktan başlanmış olup, Başbakanlığa bağlı
kuruluşlar, ilgili icracı bakanlıklara devredilmiş ve Başbakanlık önemli
oranda icracı bir bakanlık olmaktan çıkarılmıştır. Başbakan’a yardımcı
olacak Devlet Bakanlarının sayısı azaltılmış ve böylece Bakanlar Kurulu
Başbakan dahil 25 Bakandan teşekkül ettirilmiştir.
Hükümetimizin reformist yapısını ortaya koyan bu ilk icraatlar, toplumun
geniş kesimlerinde takdir görmüş ve piyasalarda güvenin oluşumuna katkıda
bulunmuştur. Bu çerçevede,
• Ekonomi yönetimi tek bir çatı altında toplanacak,
• Mevcut Hizmet Bakanlıklarının sayısı, ölçüleri, ilgili ve bağlı kuruluşlar
bir bütün olarak ele alınacak, merkezi idare reformunun en önemli uygulaması
olarak bakanlıkların görev ve yetkileri yeniden tanımlanacaktır.
• Gizlilik dereceli az sayıdaki kararlar hariç, bütün hükümet kararları
Resmi Gazete’de yayımlanarak aleniyet sağlanacaktır.
• Makro politikaları oluşturma yetkisi hükümetlerde kalmak şartıyla,
bağımsız ve özerk kurumlar ve kurullar düzenleme ve denetleme işlevini
sürdürecek; özerk kurumların kamuoyuna, hükümete ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ne düzenli bilgi vermeleri sağlanacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Katılımcı ve çoğulcu demokrasi ve yönetimde etkinlik ilkeleri doğrultusunda,
Hükümetimiz döneminde kapsamlı bir yerel yönetim reformu
gerçekleştirilecektir.
• Yerel Yönetim Reformu çerçevesinde, merkezi idare ile yerel idareler
arasında görev, yetki ve kaynak paylaşımı, üniter devlet anlayışımıza dayalı
olarak, etkinlik, verimlilik ve çağdaş yönetim ilkelerine uygun olarak
yeniden belirlenecektir.
• Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda belirtildiği gibi, merkezi
idarenin görev ve yetkileri tek tek belirlenecek ve bunun dışında kalan tüm
görevler yerel yönetimlere bırakılacaktır. Bu çerçevede, merkezi idare
politika belirleme, standart oluşturma, denetleme ve eğitim faaliyetlerinden
sorumlu olacak, uygulamaya yönelik görev, yetki ve kaynaklar yerel
yönetimlere devredilecektir.
• Yerel yönetimler; merkezi idarenin belirleyeceği ilke ve standartlara,
ulusal ve bölgesel planlara uygun olarak mahalli müşterek ihtiyaçların
karşılanması konularında kendi kararlarını alan, kaynaklarını oluşturan,
uygulayan ve vatandaşların denetimine açık çağdaş idari birimler olarak
yeniden yapılandırılacaktır.
• Mahalli idareler insan kaynakları ve mali açıdan güçlendirilecek, İl Genel
Meclisleri katılımı artıracak şekilde yeniden yapılandırılacak ve gerçek
anlamda birer yerel meclise dönüştürülecektir.
• Büyükşehir Belediyesi kurulması objektif kriterlere bağlanacaktır.
Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki görev-yetki paylaşımı,
hizmetlerde aksamaya yol açmayacak şekilde yeniden düzenlenecektir.
İl İdareleri yeniden yapılandırılarak;
• Bakanlıkların taşradaki görev ve yetkileri, Valiliklere ve İl Özel
İdarelerine devredilecektir. Yerel tercihler dikkate alınarak, sağlık,
eğitim, kültür, sosyal yardımlaşma, turizm, çevre, köy hizmetleri, tarım,
hayvancılık, imar ve ulaşım hizmetlerinin il düzeyinde karşılanması
sağlanacaktır.
• Hizmeti etkin bir şekilde götürecek ölçeğe sahip alt bölgeler bazında
Bölgesel Kalkınma Kurumları oluşturulacak, ulusal stratejilerle uyumlu,
bölge potansiyeline odaklı bir yaklaşımla bölgesel kalkınma plan ve
programları uygulanacaktır.
• İl İdareleri ulusal strateji, bölgesel plan ve bakanlıkların oluşturduğu
politikalar ve ilin ihtiyaçları çerçevesinde plan, program ve uygulamalar
yapacaktır.
• Ulusal ölçekte stratejik bir değer taşıyanlar dışındaki tüm hazine
arazileri belediye sınırları içinde belediyelere, diğer bölgelerde ise il
idarelerine devredilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimiz, ekonomik faaliyetlerin nihai amacının insanların yaşam
kalitesinin yükseltilmesi olduğuna inanır.
Milletimizin teşebbüs gücü, ekonomik gelişmenin en önemli kaynağıdır.
Devletin ekonomideki temel rolü, piyasalarda serbest rekabet koşullarını
sağlamak ve teşebbüs gücünün önündeki engelleri kaldırmaktır.
Hükümetimiz’in en önemli hedefi, devlete olan güveni yeniden inşa etmektir.
Devlet, yapacağı düzenleme ve denetimlerle, serbest piyasa sisteminin
işleyişindeki aksaklıkları giderecek, verimliliği artıracak, sistemin kötüye
kullanılmasını önleyecektir.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik, ekonomik ve demokratik gelişimin sağlanması
bakımından öncelikli hedefimizdir. Öte yandan AB’nin sunduğu ekonomik ve
demokratik standartlar, yasal ve kurumsal düzenlemeler, tam üyelik şartına
bağlı olmaksızın desteklenecektir.
Tarihi, coğrafi ve ekonomik bağlarımızdan kaynaklanan diğer bölgesel
entegrasyonlar ve komşu ülkelerimizle ekonomik işbirliği çabaları da AB’nin
tamamlayıcısı olacak bir anlayış içinde sürdürülecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Uygulanan yanlış programlar ve yönetim hataları yüzünden gerekli reformlar
yapılamadığı için ülkemiz, yüksek enflasyon, büyük bir kamu borç stoku,
düşük büyüme ve dengesiz gelir dağılımı, yüksek işsizlik gibi ciddi
sorunların içine düşmüştür.
Hükümetimiz, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, kamu borç stokunu
düşürmek, yüksek ve istikrarlı bir büyüme performansına ulaşmak için
yürürlükteki ekonomik programın aksayan ve yetersiz bölümlerini de dikkate
alarak toplumumuzun desteğini alacak yeni bir ekonomik program
uygulayacaktır.
Türkiye’de özellikle son dönemlerde uygulanan kamu açıklarına dayalı ve
sadece sıcak para girişi ile desteklenen büyüme modelinin daha fazla
sürdüremeyeceği açıktır. Büyümeyi sağlayacağımız temel kaynaklar; verimlilik
artışı, atıl üretim faktörlerinin harekete geçirilmesi, uluslararası ölçekte
rekabet edebilir mal ve hizmet üretimi ile doğrudan yabancı sermaye girişi
olacaktır.
Hükümetimizin uygulayacağı maliye politikasının temel önceliği, mali
disiplini sağlayarak, borç stokunu sürdürülebilir seviyeye indirmek ve makro
ekonomik istikrarı koruyacak faiz dışı fazlalığı vermektir. Faiz dışı
fazlanın büyüklüğü, borç stokunun sürdürülebilir bir yapıda gelişmesine
imkan verecek düzeyde belirlenirken, bileşimi, ekonomik verimlilik, büyüme
ve sosyal politikalar dikkate alınarak şekillendirilecektir. Bu kapsamda,
faiz dışı fazla hedefi içinde kalmak şartıyla, verimsiz harcamalar kısılarak
üretken harcamaların artırılması veya ekonomik aktiviteyi canlandıracak
vergi indirimlerine gidilmesi gibi önlemler dikkatle değerlendirilecektir.
Kamu borç stoku kabul edilebilir ve sürdürülebilir seviyelere
indirilecektir. Bunu sağlamak için; faiz dışı dengede fazla verilmeye devam
edilecek, özelleştirme hızlandırılacak, ilave gelir kaynakları bulunacak,
ekonomide istikrarlı bir büyüme sağlanacak ve reel faiz oranlarının hızla
makul düzeylere gerilemesi için gerekli güven ve istikrar ortamı
oluşturulacaktır.
Kamu borç stokunun azalmasıyla, kamunun finans sektöründeki fonları emmesi
sona erecek, finans sektöründeki kaynaklar özel sektör kuruluşlarına
yönlendirilecektir. Böylece yatırım, üretim ve istihdam artışı
sağlanacaktır.
Para politikasında kısa dönemde enflasyonu düşüren, orta vadede ise fiyat
istikrarına öncelik veren strateji sürdürülecektir. Merkez Bankası’nın
bağımsızlığı korunacaktır. Enflasyonda kalıcı bir düşüşe ulaşılması ve para
politikasına güvenin tesis edilmesini müteakip, para politikası
uygulamasında Merkez Bankası, fiyat istikrarıyla çelişmemek kaydıyla, büyüme
ve istihdamın sağlanmasını da dikkate alacaktır.
Döviz kurlarında öngörülebilirliği sağlamak amacıyla, dövizde vadeli
işlemler piyasası geliştirilecektir. Siyasi ve ekonomik istikrarın
sağlanmasıyla paralel olarak kurlarda da istikrar sağlanacaktır.
Dalgalı kur politikasına devam edilecektir. Ancak, Merkez Bankası, döviz
piyasalarındaki makro ekonomik temellerle bağlantısı olmayan ve spekülatif
nitelikli dalgalanmalara daha duyarlı bir biçimde müdahale edecektir. Döviz
kurunda sağlanacak istikrarın, açık pozisyon oluşturarak kâr elde etme
şeklinde istismarını önlemek için, bankaların açık pozisyonlarının
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Merkez Bankası tarafından sıkı
bir biçimde kontrol edilmesi sağlanacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Yapacağımız yapısal reformlar makro ekonomik istikrarı kalıcı kılacak,
ekonominin şoklara karşı dayanıklılığını, verimliliğini ve rekabetini
artıracak ve üretim potansiyelimizin tam olarak kullanımını sağlayacaktır.
Bu reformlar, tüm toplum kesimlerinin katılımı sağlanarak ve ülke koşulları
dikkate alınarak süratle hayata geçirilecektir.
Hükümetimizin ekonomide gerçekleştireceği yapısal reform programı;
• Kamunun yeniden yapılanması,
• Kamu harcamalarında disiplin, tasarruf ve şeffaflığın sağlanması,
• Özelleştirmenin hızlandırılması,
• Yerli ve yabancı yatırımlar için ortamın iyileştirilmesi,
• Mali sektör ve sosyal güvenlik sisteminin ıslahı,
• Tarımda yeniden yapılanma ve verimliliğin artırılması,
gibi alanları kapsayacaktır.
Parasal ve mali disiplinin sağlanmasının yanında, yapısal reformların
uygulanması, ülkemizde güven ortamını oluşturacak ve belirsizlikleri
azaltacaktır. Buna bağlı olarak enflasyonda ve reel faizlerde kalıcı bir
düşüş sağlanacaktır. Makro ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik para ve
maliye politikalarına ilaveten, reel sektörün canlanması için gerekli destek
verilecek, üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın artırılmasıyla birlikte
arzulanan büyüme seviyesine ulaşılacaktır.
Hükümetimiz, üstlendiği sosyal sorumlulukların gereği olarak, krizden
olumsuz etkilenmiş kesimlerle yakından ilgilenecek, sosyal yardım
projelerini uygulamaya koyacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Resmi verilere göre, nüfusumuzun yüzde 15’i açlık sınırının altındadır.
Hükümetimiz, insan haklarına ve Anayasaya aykırı olan bu acı tabloya
kayıtsız kalmayacaktır. Hükümetimiz, uygulayacağı sosyal politikalar
çerçevesinde bu acil sorunun çözümüne öncelik verecektir.
Hükümetimiz, açıkladığı ekonomik programların arkasında güçlü bir siyasi
irade ile duracaktır. Böylece, ekonomide şiddetle ihtiyaç duyulan güven ve
öngörülebilirlik çok kısa bir zamanda sağlanacaktır.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimizin vergi politikaları ekonomik programı ve kamu kesimi
dengelerini göz önünde bulunduran, reel sektörü ve sosyal politikaları
dikkate alan bir anlayış içinde uygulanacaktır. Bu çerçevede, vergi
sitemimizin sağlıklı bir yapıya kavuşturulabilmesi için kapsamlı bir vergi
reformu yürürlüğe konulacaktır.
Yapılacak bu reformun çıkış noktası vergide adalet ve ödeme gücü ilkeleri
olacak, bu ilkelerin ve sağlıklı bir vergi yapısının sadece vergi
kanunlarında yapılacak düzenlemelerle gerçekleşmeyeceği, uygulamanın da aynı
ölçüde önemli olduğu ve bu alanda yapılması gereken çok şey bulunduğu gözden
uzak tutulmayacaktır.
Uygulayacağımız ekonomik programın önemli bir ayağı da, kamu harcamaları
reformu olacaktır. Etkin, verimsiz ve şeffaf olmayan kamu harcama
sistemimizin iyileştirilmesi için yapılacak kamu harcama reformu şu dört
hedefe yönelecektir:
• Makro ekonomik istikrarın sağlanması,
• Kaynakların stratejik hizmet önceliklerine göre tahsisi,
• Kamu hizmetlerinin tutumluluk, verimlilik ve etkinlik ilkelerine göre
yürütülmesi,
• Kullanılan mali yetkilerin hesabının verilerek saydamlığın sağlanması
Yeni mali yönetim anlayışımızla, kamu oyu ve halkımıza daha fazla bilgi
verilerek yolsuzluk ve savurganlık önlenmiş olacaktır. Bu yeni yaklaşım,
daha az kaynakla daha çok iş yapma imkanını sağlayacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Son yıllarda tasarruf sahipleri ile yatırımcılar arasındaki aracılık işlevi
zayıflamış, krizlere karşı kırılgan ve verimsiz çalışan ve ekonomik
krizlerden önemli ölçüde etkilenmiş olan bir finans sektörü ortaya
çıkmıştır. Finans sektörünün sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için
uyguluyacağımız politikaların temel hedefleri:
• Üretken yatırımları, büyümeyi ve makro ekonomik istikrarı destekleyen,
• Şoklara dayanıklı ve sağlıklı işleyen,
• Ekonomimizin ihtiyaç duyduğu uzun vadeli fonları temin eden,
• Mali sektörün büyümesini sağlayarak mali derinliği artıran,
• Mali sistemde rekabet koşullarını oluşturan ve
• Sistemin daha etkin ve verimli çalışmasını sağlayan bir finansal sistem
oluşturmaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) bir çoğu faaliyette bulundukları
sektörlerde tekel veya belirleyici konumdadır. Kamu mülkiyetinin
avantajlarını kullanarak riski olmayan bir ortamda çalışmaları, piyasa
mekanizmasının işleyişini bozmaktadır. Siyasi müdahaleler sonucu ekonomik
rasyonelliğini yitirerek kamuya yük haline gelen KİT’lerin özelleştirilmesi
kaçınılmaz hale gelmiştir.
Özelleştirmenin temel amacı, ekonomide serbest piyasanın daha iyi işlemesi
için gerekli koşulların oluşumunu sağlamak, etkinlik ve verimliliği
artırmaktır. Piyasa ekonomisinde kamunun iktisadi rolü, piyasa
mekanizmasının iyi çalışması için gerekli düzenleyici ve denetleyici
mekanizmaları oluşturmaktır.
KİT’lerin özelleştirilmesinde kararlı olan Hükümetimiz, özelleştirme süreç
ve uygulamalarını hızlandırmaya yönelik politikalarını oluşturacak ve
gerekli tedbirleri alacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Yatırımlarda Devlet Yardımları ile Doğrudan Yabancı Yatırımlar hakkında
birer Çerçeve Kanun çıkarılacak ve yatırımcıların önündeki bürokratik ve
idari engeller kaldırılarak, yerli ve doğrudan yabancı yatırımlara yönelik
politikaların belirlenmesi yetkisi tek elde toplanacaktır.
Uygulamaların, gerektiğinde mahalli kurumlar ile meslek kuruluşu gibi sivil
toplum örgütleri tarafından yürütülmesi sağlanacaktır.
Kurulacak yeni sistem; yerel ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve
önerilerine açık olacak, esnek, pratik, zamanında ve yerinde müdahalelere
imkan verecektir.
DPT Müsteşarlığı bünyesinde, Yatırımlarda Devlet Yardımları politikasını
belirleyecek, bütün kurum ve kuruluşlarca uygulanacak devlet yardımlarının
koordinasyonunu sağlayacak, uygulama sonuçlarını değerlendirerek AB’ne
bildirimde bulunacak yeni bir birim oluşturulacaktır. Böylece, tüm
politikalar, kalkınma planları ve yıllık programlar da dikkate alınarak tek
elden tespit edilecek, şekillendirilecek ve uygulama sonuçlarına göre
bölgesel ve sektörel bazda yeni tedbirler belirlenecektir
Halen teşvik belgesi kapsamında uygulanan ve gereksiz bürokratik işlemleri
içeren vergisel destek unsurları, AB mevzuatı ve diğer uluslar arası
yükümlülüklerimiz de dikkate alınarak ilgili Kanunlarda yapılacak
değişiklikler ile teşvik belgesiz ve otomatik olarak KOBİ’ler de dahil tüm
yatırımlara uygulanır hale getirilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Küreselleşmenin olumsuz etkilerinden korunmak, sektörel ve bölgesel
bağımlılıktan kurtulmak ve rekabet edilebilecek alanları belirlemek
amacıyla, özel sektör katılımı ile ihracata dönük bir stratejik planlama
yapılacaktır. İhracat teşvik mevzuatı, uzun dönemli stratejiye göre ilgili
tüm kuruluşların koordinasyonu sağlanarak revize edilecektir.
Üretilen ürünlerde daha fazla katma değer oluşturabilmek için kendi markası
ile ihracat yapan firmalar desteklenecektir.
İhracatçı firmaların rekabet gücünün artırılabilmesi için, istihdam ve
haberleşme üzerindeki yüksek vergiler düşürülerek ihracatçı firmaların başta
enerji olmak üzere girdi maliyetleri aşağı çekilecektir.
Sınır ticaretinin yeniden düzenlenmesi için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
Vadeli döviz piyasalarının oluşturulması ve ihracatçılara döviz kurlarını
sigorta ettirebilme imkanı getirilerek ihracatta belirsizliğin azaltılması
için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Eximbank yeniden yapılandırılarak, ihracat hamlemizin motoru haline
gelebilmesi için kaynak yapısı güçlendirilecek; bürokratik işlemler
azaltılarak basitleştirilecek ve özellikle teminat sorununu kolaylaştırıcı
önlemler alınacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Arz ve kaynak güvenliği ve çeşitliliğini sağlamak, ülkenin bu alandaki
yatırım ihtiyacını belirlemek ve ihtiyaç duyulan enerjinin ekonomik ve
güvenilir olarak temin edilebilmesi için uzun dönemli stratejiler ve
politikalar geliştirilecektir.
Elektrik enerjisi satış fiyatının ucuzlatılması ve özellikle sanayi
sektörüne ucuz enerji temin etmek üzere; elektrik üretim maliyetlerinin,
kayıp-kaçak oranlarının, verimsiz kullanımların ve satış fiyatlarının
içindeki fon ve payların düşürülmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir.
Enerji piyasasının rekabete açılması hızlandırılacaktır. Bu kapsamda, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasındaki
yetki ve sorumluluk alanları netleştirilerek, Bakanlığın politika belirleme
yönü güçlendirilecek, uygulamaya ilişkin hususlar Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu’na bırakılacaktır. Bu kapsamda, elektrik enerjisi üretim ve dağıtım
tesislerinin özelleştirilmesi hızlandırılacaktır.
Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet, İşletme Hakkı Devri uygulamaları gözden
geçirilecek, özel sektör tarafından bir izne veya anlaşmaya dayalı olarak
yürütülen girişimlerle ilgili olarak yaşanan sorunlar en kısa sürede çözüme
kavuşturulacaktır.
Komşularımızdaki petrol ve doğal gazın dünya pazarlarına açılmasında
ülkemizin dağıtım terminali olma imkanları iyi değerlendirilerek Ülkemiz
enerjide bölgesel güç haline getirilecektir. Bu kapsamda, elektrik enerjisi
alanında Avrupa ve bölge ülkeleri ile elektrik alış verişine imkan
sağlayacak iletim altyapısının ve piyasa düzeninin geliştirilmesine önem
verilecektir. Özellikle, Hazar Bölgesi doğal gaz ve petrolünün ülkemiz
üzerinden dünya pazarlarına nakline yönelik politikalar sürdürülecektir.
Enerji üretiminde yerli kaynakları önceleyen bir enerji politikası
geliştirilecektir.
Petrol ve doğal gaz politikalarımızın; dış politikamız ile uyumlu hale
getirilerek kardeş Orta-Asya ve Kafkasya ülkeleri ile ilişkilerimizde
birleştirici bir unsur olması sağlanacaktır.
Çevrenin bir değer ve maliyet unsuru olduğu dikkate alınarak, enerji dönüşüm
işlemleri sırasında ortaya çıkan kirleticiler titizlikle kontrol edilecek ve
çevrenin korunması amacıyla, temiz enerji kaynakları ve dönüşüm
teknolojisinden yararlanılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Madencilik sektöründe; arama faaliyetlerine ağırlık verilerek ekonomik
olarak işletilebilir maden rezervlerimizin artırılması, sanayi ve enerji
sektörlerinin hammadde taleplerinin ucuz ve güvenli bir şekilde sağlanması
ve işlenmiş ürün ihracatımızın artırılması sağlanacaktır.
Bu amaç doğrultusunda;
• Ruhsatı kamuya ait maden sahaları tedricen özel sektöre devredilecek,
maden arama ve işletme aşamalarında bürokrasiyi azaltıcı tedbirler
alınacaktır.
• Yüksek bir pazar potansiyeline ve mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuz,
katma değeri yüksek işlenmiş mermer ihracı desteklenecektir.
• Endüstriyel minerallerin arama, işletme ve son kullanımına ilişkin
faaliyetlere önem verilecektir.
• Maden üretiminde, çevreye zarar verilmemesine büyük özen gösterilecektir.
• Bor işletmeleri özerk bir yapıya kavuşturulacak, Bor Araştırma Enstitüsü
kurulacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Ulaştırma sektöründe Hükümetimizin birinci önceliği, ulaşımın alt sektörleri
arasındaki bütünleşmenin temini, ekonomik büyüme amacına en fazla katkının
sağlanması ve çevreyi tahrip etmeyen bir ulaştırma alt yapısının
oluşturulmasıdır. Bu amaçla, ülke ekonomisinin ve sosyal hayatın
beklentilerine uygun ulaştırma alt yapısını oluşturmak üzere, taşıma türleri
arasında dengeyi sağlayacak bir ulaştırma ana planı hazırlanacaktır.
Ulaştırma alt sektörlerinin tamamını ele alan bir ulaştırma bilgi sistemi
geliştirilecektir.
Hükümetimiz, ülkemizde yıllardır adeta kaderine terk edilen demir
yollarımızın, özel sektörle birlikte ve çağdaş işletmecilik anlayışı
çerçevesinde geliştirilmesine özel öncelik verecektir. TCDD Genel Müdürlüğü,
bu amaçla yeniden yapılandırılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Sürdürülebilir turizm politikasının gereği olarak, turizm alanındaki tüm
uygulamalarda doğal-kültürel ve sosyal çevrenin talep ve gereklerini göz
önünde bulunduran bir anlayış benimsenecektir.
Turizm sektöründe yönetim, yatırım ve pazarlama alanlarındaki tüm
politikalar, mevcut "ürün ve işletme" odaklı anlayıştan kurtarılarak,
fiziki, kültürel ve sosyal çevre uyumu içinde tasarlanmış "destinasyon"
odaklı bir anlayışa kavuşturulacaktır.
Turizm Bakanlığının, sektörel örgütlerin ve yerel yönetimlerin yetki,
sorumluluk ve ilişkileri, yukarıda ifade edilen anlayış içinde yeni bir
yasal çerçeveye kavuşturulacaktır. Bu düzenlemeler ile sektör örgütlerinin
ve yerel yönetimlerin yetki ve imkanlarını artıran mevzuat alt yapısı
geliştirilecektir.
Bir turizm ülkesi olarak "Türkiye" markasının oluşturulmasına dönük tanıtma
projelerine önem verilecek, bu projelerin özellikle dış ticaret ve yabancı
sermaye politikalarımız ile koordinasyonu gözetilecektir.
Ülkemizin zengin turizm potansiyeli harekete geçirilerek dünya turizm
pastasında önemli bir yer tutan iş-kongre, fuar, spor ve kültür turizmi
alanlarında, dinlence turizminde edindiğimiz konuma gelmemizi sağlayacak bir
hamle başlatılacaktır.
İstanbul, sahip olduğu devasa turizm potansiyeli ile özel olarak ele
alınacak ve yerel yönetimlerle işbirliği halinde bu potansiyelin harekete
geçirilmesi için tüm katkılar sağlanacaktır.
Turizm yatırımları, "bölge geliştirme" anlayışı içinde, yabancı sermayenin
cezbedilmesinde başvurulacak önemli araçlardan biri olarak
değerlendirilecektir. Bu çerçevede, yabancılara mülk satışına imkan veren
hukuki düzenlemeler yapılacak, yeni turizm bölgeleri yaratılacak ve
ülkemizin turizm gelirlerinde kayda değer artışlar
gerçekleştirilebilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Ne yazık ki, ülkemizde köylülerimiz ve çiftçilerimiz yıllarca ihmal edilmiş,
özellikle son yıllarda yaşanan derin ekonomik krizden tarımda çalışan
vatandaşlarımız çok olumsuz etkilenmiştir. Uygulanmakta olan ekonomik
program, maalesef bu kesimin problemlerine gerekli duyarlılığı göstermemiş,
çiftçilerimiz daha da zor duruma düşürülmüştür.
Türkiye’de tarım sektörünün GSMH içindeki payı yüzde 14’e gerilemiştir. Öte
yandan, toplam sivil istihdamın yaklaşık yüzde 40’ı tarım sektöründe
çalışmaktadır. Bu nedenle, tarım sektörü sadece ekonomik politikalar
kapsamında değil, öncelikli olarak sosyal politikalar kapsamında ele
alınacaktır.
Tarım politikalarımızın temel hedefleri; ülkemizin temel gıda ürünleri
üretimi bakımından sadece kendi kendine yeterli olmakla yetinmemesi,
uluslararası piyasalarda rekabet edebilmesi, verimli tarım arazilerinin
sürekli işlenir halde tutulması ve tarımsal üretimde verimliliğin
artırılmasıdır.
Bu temel hedeflere ulaşmak için aşağıdaki politikalar uygulanacaktır:
• Fiyatların serbest piyasada oluşması esas alınarak, üretimin piyasa
koşullarındaki talebe göre yönlenmesi sağlanacaktır. Devlet, tarım
ürünlerinin ticaretini yapmayı bırakacaktır.
• Ürün borsalarının gelişmesi desteklenecek, bu borsalarda vadeli işlemlerin
başlatılması için gerekli önlemler alınacaktır.
• Tarımda devlet desteği, her bölge ve her ürün için ayrı ayrı projeler
kapsamında ele alınacak, programlar uygulanırken ülkemizin gerçekleri göz
önünde bulundurulacaktır.
Hayvancılık alanında ise;
• Üretici örgütlenmeleri teşvik edilecek, daha büyük ölçekteki işletmelerin
oluşması sağlanacak, böylece ölçekten doğan ekonomi elde edilecektir.
• Entegre hayvancılık işletmelerinin kurulması desteklenecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Ekonomi politikaları toplumun refahını artırmada ve insanlara kaliteli yaşam
koşulları oluşturmada zorunlu olmakla birlikte, tek başına yetersiz
kalmaktadır. Etkili sosyal politika uygulamaları ile birleşmeyen ekonomi
politikaları, toplumdan destek alamadığı için başarısız olmaktadır. Bu
nedenle, Hükümetimiz, ekonomik kalkınma politikalarını sosyal politikalarla
dengeli bir şekilde yürütecektir.
IMF ile birlikte uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programında
ağırlık finans sektörüne verilmiş ve sosyal boyut ihmal edilmiştir. Sonuç
olarak, sosyal politikalar alanında bir gelişme sağlanamadığı gibi,
özellikle dar gelirli kesim ekonomik krizden daha çok etkilenmiş ve bu
zamana kadar yaşanmayan bazı sosyal tepkilerle karşılaşılmıştır. Bu
kesimleri krizin etkisinden kurtarmaya yönelik bazı sosyal tedbirler
alınmazsa gelecekte ortaya çıkacak sosyal tepkilerin boyutunu tahmin etmek
güç hale gelecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Son yıllarda, özellikle ekonomik krizlerin etkisiyle, kesimler arasındaki
gelir dağılımı büyük oranda bozulmuş, ücretlerde meydana gelen reel kayıp ve
artan işsizlik sonucu halkımızın refah düzeyinde önemli düşüşler meydana
gelmiştir. Krize karşı dayanma gücü aşınan yoksul kesimlerde sosyal
huzursuzluklar artmıştır.
Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk ülkelerden biri haline
gelmiştir.
Özellikle kentlerde artan yoksulluk, geniş halk kitlelerinin ekonomik,
siyasal ve sosyal hayattan dışlanması ve giderek marjinalleşmesine neden
olmaktadır. Bu durum, kentlerde asayiş ve huzurun bozulmasına, zenginle
yoksullar arasındaki yaşam standardı farkının açılmasına, toplumsal
kutuplaşmaya ve "umutsuzluk" duygusunun yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
Kesimler arası gelir dağılımındaki bozukluk yanında, bölgeler ve iller
arasındaki gelişmişlik farkları da artarak devam etmektedir.
Hükümetimiz, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele
politikalarının başarılı olabilmesi için "insan"ı ekonomik kalkınmanın
merkezine oturtmayı aynı zamanda "ahlaki" bir zorunluluk olarak görmektedir.
Bu anlayış içinde, gelir dağılımı ve yoksullukla mücadele alanında aşağıdaki
politikalar hayata geçirilecektir.
• Hükümetimizin uygulayacağı ekonomik program ve politikalarda, "sosyal
adalet" gözetilecek ve "insan"ı merkeze koyan yeni bir kalkınma yaklaşımı
benimsenecektir. Uygulanacak ekonomik program, sosyal politikalarla uyumlu,
sosyal bütünleşmeyi ve dayanışmayı sağlayıcı, işsizliği azaltıcı ve
yoksulluğu ortadan kaldırıcı nitelikte olacak; ekonomik büyümeden elde
edilecek nimetlerin adaletli bölüşümünü sağlayacak insani bir yapı
taşıyacaktır.
• Çalışan kesimlerin vergi yükü kademeli olarak hafifletilecektir.
• Kapsamlı bir "yoksullukla mücadele" programı uygulamaya konulacaktır.
• Açlık sınırı altındaki nüfusa götürülecek hizmetlerin sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilmesi için bir veri tabanı kurulacak ve açlık sınırının
altındaki aileler belirlenecek ve desteklenecektir.
• Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve sağlıklı bir nesil yetiştirme
hedefleri doğrultusunda yoksulluk sınırı altında olan ailelerin çocuklarına
eğitim ve sağlık yardımları yapılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Yolsuzluk, "kamu imkanlarının kişisel çıkarlar için kötüye kullanılması"dır.
Sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve her şeyden önemlisi ahlaki çöküntü ve
çürümüşlüğün ürünü ve göstergesi olan yolsuzluk, halkın bürokrasiye, siyaset
kurumuna ve genel olarak devlete ve adalete güven duygusunu
zayıflatmaktadır.
Yolsuzluğun önlenmesinde temel öncelik, siyasetin ve kamu yönetiminin
yolsuzluktan arındırılması olacaktır. Bu mücadele yapılırken toplumun temiz
kalmış geniş kesimleri ve sivil toplum örgütleri sorunun çözümüne katılarak,
mücadele topluma mal edilecektir.
Kamunun kaynak dağıtım mekanizmalarında yolsuzluğun azaltılabilmesi için
vergi, ihaleler, devlet yardımları, krediler, teşvikler, sübvansiyonlar,
gümrük işlemleri, işe alma, terfi ve tayinlerde, siyaset-sermaye
ilişkilerinde şeffaflık sağlanarak siyasi kayırmacılık önlenecektir.
Yolsuzlukla mücadele çerçevesinde Hükümetimiz aşağıdaki önlemleri alacaktır.
• Yolsuzluğun ahlaki çürümüşlükle ilgisi dikkate alınarak, özellikle meslek
ve iş ahlakı alanında standartlar yükseltilecek, kamu yönetiminde en az
teknik yeterlilik kadar, dürüstlüğe de önem verilecektir.
• Siyasetin finansmanının şeffaf hale getirilmesi ve objektif kriterlere
bağlanması için Siyasi Partiler Yasasında gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
• Yolsuzluk ve usulsüzlük konusundaki cezalar ağırlaştırılacak, hukuki süreç
hızlandırılarak, yolsuzlukların adalet sistemine gölge düşürmesi
önlenecektir.
• Kamu yönetiminde gereksiz yere genişletilen "gizlilik kültürü" ile
mücadele edilecek, kamunun bütün iş ve işlemlerinde şeffaflık asıl, gizlilik
istisna olacaktır. "Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" çıkarılacak ve
kamu kuruluşlarının evrak akış sistemleri ve karar alma süreçleri yeniden
düzenlenecektir.
• Kamuda denetim birimleri arasındaki karmaşık yapı sadeleştirilecek,
performans odaklı etkin bir denetim yapılması yönünde tedbirler alınacak,
denetime kapalı alanlar en aza indirilecektir.
• Kamudaki karar vericilerin karar vermesini dahi engelleyecek boyuttaki
hantal ve sonuca dönük olmayan denetim sistemi, etkin ve sonuca dönük bir
denetim yapısına dönüştürülecektir.
• Türkiye’nin, Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan Yolsuzluğa Karşı
Devletler Grubuna (GRECO) katılımı sağlanacak, Konsey tarafından hazırlanan
Yolsuzluklar Hakkında Ceza Hukuku Sözleşmesi ile Yolsuzluklar Hakkında
Medeni Hukuk Sözleşmesi imzalanarak onaylanacaktır. Yolsuzlukların
önlenmesinde uluslar arası işbirliğine önem verilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Vatandaşlarına geçimlerini sağlayacak iş imkanları oluşturmak, çağdaş
devletin temel görevlerindendir.
Genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz, artan nüfusa yetecek istihdam alanı
açamamaktan kaynaklanan "yapısal işsizlik" sorunu ile karşı karşıyadır. Bu
sorunların çözüme kavuşturulması ve işsizliğin azaltılması için aşağıdaki
tedbirler alınacaktır:
• Ulusal ekonomi stratejisi belirlenirken tam istihdam hedef alınacak, bu
hedef gözetilerek ekonomik büyümeye, reel sektör yatırımlarını artırmaya ve
üretime dönük politikalar geliştirilecektir.
• Ülke gerçeklerine ve teknolojik gelişmelere cevap verecek bir insangücü
planlaması yapılacak, mesleki ve teknik eğitime ağırlık verilecektir. Her
yaştaki işsiz ve mesleksiz kişilerin, ilgilerine, yeteneklerine ve fiziki
özelliklerine uygun meslek sahibi olabilmeleri amacıyla kısa süreli eğitim
ve danışmanlık hizmetleri etkin hale getirilecektir.
• İstihdamdan alınan vergiler ve primler gözden geçirilerek, gerekli
önlemler alınmak suretiyle, haksız rekabete yol açan kayıt dışı istihdam ve
yabancı kaçak işçi çalıştırılması önlenecektir.
• İstihdam yaratmadaki etkinlikleri ve esneklikleri, konjonktürel
dalgalanmalara uyum kabiliyetleri, bölgeler arası gelişmişlik ve gelir
farklılıklarının giderilmesindeki önemleri dikkate alınarak, KOBİ’lerin
gelişmesi desteklenecektir.
• Emek-yoğun bir sektör olması ve beraberinde yüzü aşkın alt sektörleri
harekete geçirmesi nedeniyle inşaat sektörünü canlandırıcı önlemler
alınacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimiz, bir yandan bizi "biz" yapan kültürel değerlerin ve zenginliğin
korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması, diğer yandan
kültürel yozlaşmanın önlenmesini temel bir politika olarak benimsemektedir.
Yaşadığımız sıkıntıların çoğunun kaynağı ve çözümü eğitimde saklıdır.
HÜKÜMETİMİZİN eğitimde temel hedefi, büyük önder ATATÜRK’ün özdeyişinde
ifadesini bulan "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller
yetiştirmektir."
Bu amaçla;
Her alanda olduğu gibi Türk Milli Eğitim sisteminde de insan merkezli bir
anlayışa geçmek üzere, toplumun ihtiyaçlarına ve çağdaş uygarlık gereklerine
göre yeniden yapılanma sağlanacaktır.
Çağdaş ve demokratik milli eğitim reformumuzun hedefi, evrensel standartlara
uygun bir yapılanma içinde,
• Özgür düşünen ve bağımsız karar verebilen,
• Yeniliklere açık,
• Özgüven sahibi,
• Hayata olumlu bakan,
• Problem çözme, iletişim ve organizasyon yeteneği gelişmiş,
• Bilim ve teknoloji üretebilen,
• İçinde yaşadığı toplumun değerlerine duyarlı bireylerin yetişmesine uygun
koşulların ve fırsatların üretilmesi ve topluma sunulmasıdır.
Ülkemizde nitelikli bir eğitim sağlanabilmesi için;
• Dünyadaki yönetim anlayışında meydana gelen değişime paralel olarak,
eğitim politikalarının belirlenmesinde ve hizmet sunumunda yerel idareler,
özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının inisiyatif ve katılımları
sağlanacak; eğitimde yönetişimci, demokratik bir anlayış sergilenecektir.
• Önyargılı ve ezberciliğe dayanan eğitim yöntemleri terk edilecektir.
• Eğitim ve öğretimde evrensel değerleri öne alan, insanı merkeze
yerleştiren demokratik ve çağdaş bir yaklaşım benimsenecektir. Çağdaş eğitim
yöntemleri ve teknolojileri yakından izlenecek, özellikle öğrencilerin
bilgisayar ve diğer teknolojik araçları kullanma yeteneği kazanmasına özel
bir önem verilecektir. Yaygın ve örgün eğitimin her aşamasında e-eğitim
yürürlüğe konacaktır.
• Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı, eğitim hizmetlerinin etkili
koordinasyonuna imkan verecek şekilde yeniden yapılandırılacak; üst
kademelerde toplanan yetkiler, alt birimlere ve yerel birimlere dengeli
olarak aktarılacak ve yerel yönetimlerin eğitimdeki rolü artırılacaktır.
• Şüphesiz kültürümüzün en önemli taşıyıcı unsuru güzel Türkçemizdir.
Türkçe’nin sağlıklı bir mecrada gelişmesi, işlenmesi ve gelecek nesillere
daha zengin bir dil olarak aktarılması için Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür
Bakanlığı, Türk Dil Kurumu, Üniversiteler ve diğer ilgili kesimlerce
gerçekleştirilecek işbirliği ile Türk diline gereken önem verilecektir.
• Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ve çocuklarının bir yandan kendi
kültürleri ile bağlarını sürdürecek, diğer yandan yaşadıkları ortamlarına
uyum göstermelerine yardımcı olacak uygulamalar geliştirilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Anayasamızda tanımlanan laiklik ilkesi ve din ve vicdan hürriyetine etkinlik
ve işlerlik kazandırılarak, dinin, dini duyguların veya dince kutsal sayılan
şeylerin siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlamak amacıyla istismar
edilmesi veya kötüye kullanılmasını önleyebilecek bir din eğitimi ve
öğretimi, Anayasamızda tanımlanan çerçevede etkinlik ve verimliliğe
kavuşturulacaktır. Böylelikle, hem vatandaşlarımızın din eğitimi ve öğrenimi
alanındaki beklentileri karşılanacak, hem de bu alanda yaşanan suistimallere
son verilmek mümkün olacaktır.
• Öğretmenlik mesleğinin toplumda hak ettiği itibarı yakalayabilmesi için
öğretmenlerin niteliklerinin yükseltilmesine paralel olarak çalışma şartları
iyileştirilecektir.
• Eğitimin her alanında özel teşebbüs desteklenecek ve özel teşebbüsün
eğitimdeki payı artırılacaktır.
• Eğitimin her kademesinde imkan ve fırsat eşitliği sağlanacak, herkese
kabiliyeti ölçüsünde alabileceği azami eğitim hizmeti sunulacaktır.
• Mezunlarına yeterli nitelik sağlayamayan mevcut orta öğretim sistemi
yeniden ele alınarak mesleki eğitim programları yaygınlaştırılacaktır.
• Eğitim ve öğrenim hakkının kullanılmasının önündeki engeller kaldırılacak,
eğitim hayat boyu sürecek bir süreç olarak kabul ve teşvik edilerek,
kademeler arasında yatay ve dikey geçiş imkanları sağlanacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Temel görevi özgürce bilgi üretmek, yaymak, ulusal ve uluslararası düzeyde
bilimsel araştırma ve incelemeler yapmak ve nitelikli bir eğitim-öğretim
vermek olan üniversitelerimiz, son yıllarda uygulanan yanlış politikalar
nedeniyle problem yumağı haline gelmiştir.
Hükümetimiz, üniversitelerin çağdaş anlamda öğretim ve araştırma kurumu
olmalarını sağlayacak düzenlemeleri gerçekleştirecektir.
• Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan,
standartlar belirleyen bir yapıya kavuşturulacak; üniversiteler idari ve
akademik özerkliği olan, öğretim elemanları ve öğrencilerin serbestçe
bilimsel faaliyette bulunduğu, araştırma ve öğretim kurumları düzeyine
çıkarılacaktır.
• Üniversiteler, her çeşit düşüncenin demokratik bir ortamda, hoşgörü içinde
öğretilip tartışıldığı, yasakların ve sınırlamaların olmadığı özgür bir
foruma dönüştürülecektir.
• Üniversitelerin planlı bir şekilde yurt düzeyinde daha yaygın hale
getirilmesi sağlanacaktır. Bunun için, yeni üniversitelerin kurulmasında
mevcut potansiyelleri ve imkanları da dikkate alan objektif kriterler
geliştirilecektir.
• Üniversitelerin bölgelerindeki potansiyeller de dikkate alınarak belirli
alanlarda ihtisaslaşmaları sağlanacaktır.
• Mesleki ve teknik eğitime talebi düşüren, haksız ve adaletsiz uygulamalara
sebep olan mevcut üniversiteye yerleştirme sistemi, yarışmayı teşvik edecek
ve adaleti sağlayacak şekilde değiştirilecektir.
• Meslek eğitimi veren meslek yüksek okulları, meslek standartlarına uyumlu
niteliklere sahip ara insangücü yetiştirecek bir şekilde yeniden ele
alınacaktır.
• Açık öğretim, her yaştan ve meslekten insanın bir mesleği öğrenmesine ya
da kendisini geliştirmesine imkan veren çok yönlü eğitim kurumları olarak
yaygınlaştırılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Mevcut sağlık sistemimiz, kurumsal yapı, işleyiş, personel yapısı ve
dağılımı itibariyle ihtiyaca cevap veremeyecek hale gelmiştir. Hükümetimiz,
köklü değişiklikler yaparak herkesin ulaşabileceği nitelikli ve etkin
çalışan bir sağlık sistemini oluşturmakta kararlıdır.
Maalesef ülkemizde toplam nüfusumuzun ancak yüzde 81’i sağlık sigortası
kapsamına alınabilmiş olup, geri kalan yüzde 19’luk bir kitlenin herhangi
bir sağlık güvencesi bulunmamaktadır.
Etkin, ulaşılabilir ve kaliteli bir sağlık sistemi, nitelikli bir toplum
için vazgeçilmezdir. Devlet, herkesin temel sağlık ihtiyacını, gerekirse
özel sektörle işbirliği yaparak yerine getirmek zorundadır.
Mevcut sağlık sistemi bütün yönleriyle çağdaş gelişmelerin dışında kalmış,
maliyetler sistem kaçakları nedeniyle çok artmış, sağlık hizmetleri
ulaşılamaz hale gelmiş, standart birliği kalmamıştır. Sağlıklı bir nesil
yetiştirebilmek için, sağlık hizmetlerinin tüm vatandaşların ulaşabileceği
bir yapıya kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Sosyal güvenlik
kuruluşlarının asıl yapması gereken işlerini engelleyen sağlık işleri ile
uğraşması, bu kuruluşları da verimsiz hale getirmiştir.
Nitelikli bir sağlık hizmeti için;
• Devlet hastanesi, sigorta hastanesi, kurum hastanesi ayırımı kaldırılarak,
hastaneler idari ve mali yönden özerkliğe kavuşturulacaktır. Sağlık
Bakanlığı, oluşturulacak bu yeni sisteme göre yeniden yapılandırılacak,
sağlık sektörüne rekabet getirilecektir.
• Sağlık hizmetinin sunumu ile finansmanı birbirinden ayrılacaktır. Sağlık
sigortası, uzun vadeli sigorta kollarından çıkarılacaktır. Nüfusun tamamını
kapsayacak şekilde bir Genel Sağlık Sigortası Sistemi kurulacak, prim ödeme
gücü bulunmayanların primleri devlet tarafından ödenecektir.
• Aile hekimliği uygulamasına geçilerek, sağlam bir hasta sevk zinciri
sistemi kurulacaktır.
• Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde bilişim teknolojisinden azami ölçüde
yararlanılacak, sağlık bilgi sistemi kurulacaktır.
• Hasta Hakları Yönetmeliği Dünya standartlarına göre yeniden düzenlenerek,
hasta haklarının korunması konusundaki hukuki eksiklik giderilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Geleneksel dayanışma kültürünün kaybolmaya yüz tuttuğu çağımız
toplumlarında, insanların bu gününü ve geleceğini güvencede hissetmelerini
sağlayacak bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyaç duyulmaktadır.
Mevcut sosyal güvenlik sistemimiz, sosyal güvenlik olmaktan çıkarak devletin
sırtındaki kambur haline dönüşmüştür. Gerek örgütlenmesi, gerek aktüeryal
dengelere uymayan prim-karşılık düzeni, gerekse yönetim anlayışı ile mevcut
sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırmaya tabi tutulacak alanların
başında gelmektedir.
Sosyal sigorta kuruluşları, uygulanan sigorta programları ile sağlanan
haklar ve yükümlülükler açısından farklılık göstermektedir. Bu farklılığın
giderilmesi ve kaynaklarıyla kendisini finanse edebilen bir sosyal sigorta
sisteminin oluşturulabilmesi için;
• Sosyal güvenlik kuruluşlarında, norm ve standart birliği sağlanacak,
uluslar arası sözleşmeler ve sosyal güvenliğin temel ilkeleri çerçevesinde
bütünleştirilmiş bir sosyal güvenlik ağı kurulacaktır.
• Sosyal sigorta kuruluşlarının idari ve mali etkinliği ile teknolojik alt
yapıları güçlendirilecek; bilgi teknolojisinden azami ölçüde yararlanılacak;
modern yönetim teknikleri uygulanacak; muhasebe sistemleri, uluslar arası
muhasebe standartlarına ve birbirleriyle uyumlu hale getirilecektir.
• Prim karşılığı olmayan ödemeler kaldırılacaktır.
• Uzun vadeli sigorta programları ile kısa vadeli programlar birbirlerinden
ayrılacaktır.
• Toplumun tüm kesimleri sosyal güvenlik kapsamına alınacaktır.
• Sosyal güvenlik sisteminin bütçe üzerindeki finansal yükü azaltılacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Sağlıklı ve dengeli bir kalkınmayı sağlayacak, serbest rekabet ortamında
üretimi, verimliliği, çalışanların refahını ve güvenliğini sağlayacak bir
çalışma ortamını oluşturmak ve çalışma barışını sağlayan temellere oturtmak
kararlılığındayız. Bu konuda alınacak tedbirler sosyal tarafların
katılımıyla uygulamaya konulacaktır.
Yaşanan derin ekonomik sıkıntılara rağmen, toplum olarak ayakta kalmamızı
büyük ölçüde sağlam aile yapımıza borçluyuz. Aynı zamanda güçlü bir sosyal
güvenlik kurumu olan aile yapımızın sürdürülebilmesi, içinde yaşadığımız
değişim sürecinde daha da önemli hale gelmiştir. Hükümetimiz, toplumun
temeli olan ailenin korunmasına yönelik çabaları destekleyecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Kadınlarımız hayatın yükünü erkeklerle birlikte paylaşmalarına rağmen, hak
ettikleri statüye kavuşamamışlardır. Uygulayacağımız tüm politikalarda bu
durumu göz önünde bulunduracaktır. Kadınlarımızın, erkeklerle birlikte her
alanda toplumsal sorumluluğu yüklenecek statüye kavuşturulması temel
hedefimiz olacaktır.
Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve ailede mutluluğun sağlanması için
kadın sorunlarının giderilmesine büyük önem verilecektir.
• Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ile getirilen
ilkelerin uygulanmasına yönelik düzenlemeler yapılacaktır.
• Kadına yönelik şiddetin, cinsel ve ekonomik istismarın önlenmesi, muhtaç
durumdaki kadınların desteklenmesi ve korunması, öncelikli politikalarımız
arasında yer alacaktır.
Gençlik, ülkemizin sadece zenginliği değil, aynı zamanda dinamizminin ve
değişim potansiyelinin kaynağıdır. Hükümetimiz, toplumun gençlere, gençlerin
de Türkiye’ye güvenini sağlamayı temel hedefleri arasında görmektedir.
Hedefimiz, özgür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, kendi
toplumunun ve evrensel anlayışın doğrularından haberdar, ahlaki değerlere
duyarlı ve hayatın güçlükleri ile baş edebilecek donanımlı ve yetenekli
gençler yetiştirmektir.
• Gençlik kesimine sunulan hizmetlerde fırsat eşitliğine, gençlerin kişilik,
düşünce ve beden yönünden sağlıklı gelişmelerine dikkat edilecek, kültür,
sanat ve spor faaliyetleri teşvik edilecektir.
• Gençlik ve spor hizmetlerinde merkezi yönetimin düzenleyici, koordine
edici, denetleyici bir rol üstlenmesi, hizmetlerin esas olarak gönüllü
kuruluşlar ve özel sektörün işbirliği ile yerel yönetimlerce yürütülmesi
sağlanacaktır. Spor federasyonları idari ve mali özerkliğe kavuşturulacak ve
spor teşkilatı yeniden yapılandırılacaktır.
• Yerel yönetimlerin gençlere yönelik kültür, sanat, spor, folklor, okuma ve
araştırma faaliyetleri ile özel sektörün bu alana yatırım yapması teşvik
edilecektir.
• Madde bağımlılığı ile mücadele için gerekli tedbirler alınacak, bu
alandaki çalışmaları yürüten kuruluşlar arasında etkili bir koordinasyon
sağlanacaktır.
• Toplumumuzun dinamizmini ve yenileşme arzusunu siyasete taşımak amacıyla
seçilme yaşı 25’e indirilecektir.
• Gençlerimizin serbest zamanlarını daha sağlıklı ve verimli kullanmalarına
dönük tedbirler alınacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Çağımızın devlet anlayışında, özürlülerin kendi kendine yetmesi, belli bir
bilgi ve kültür düzeyine ulaşması, meslek edinip üretken hale gelmesi ve
çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurarak toplumsal hayata katılmasının
sağlanması devlete yüklenen anayasal bir görevdir. Devlet, özürlü
vatandaşlarının eğitim, rehabilitasyon, sağlık, hukuk, yönetim gibi
alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle, başkalarına en az muhtaç
olarak yaşamalarını sağlayacaktır.
"Bedensel ve zihinsel özürleri nedeniyle insanlar arasında ayırım
yapılmasına izin verilmeyecektir" ilkesi, Hükümetimizin özürlülerle ilgili
politikasının temelini oluşturacaktır. Bunların gerçekleştirilmesi için her
türlü tedbir alınacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Çevre konusu Hükümetimizin duyarlı olduğu konuların başında gelmektedir.
Doğal ve çevresel varlıklarımızı bozmadan korumak, gelecek kuşaklara
yaşanabilir bir coğrafya bırakmak için her türlü tedbir alınacaktır.
Kentli hakları ve kente karşı işlenen suçlar ile çevre hakkı konusunda
halkın katılımı ve denetimi etkin bir biçimde sağlanacaktır.
Deprem, sel, yangın, toprak kayması gibi doğal afetler ve trafik kazası, iş
kazası gibi dikkatsizlik ve tedbirsizlik, meslek ve sanatta acemilik sonucu
ülkemiz büyük oranda can ve mal kaybına uğramaktadır. Bu kayıpların asgariye
indirilmesi için her türlü tedbir alınacaktır.
Kooperatifçilik mevzuatı geçmiş tecrübeler ışığında yeniden gözden
geçirilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimiz, Türkiye’nin tarihine ve coğrafi konumuna yaraşır, önyargılardan
ve saplantılardan arınmış, karşılıklı çıkar ilişkilerine dayalı, gerçekçi
bir dış politika izleyecektir. Diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne ve
egemenliğine saygılı olan Türkiye, başka ülkelerin ve uluslararası
kuruluşların da kendi toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygılı olmalarını
hak olarak görmektedir.
Değişen bölgesel ve küresel gerçekler karşısında, Türkiye’nin dış politika
önceliklerini yeniden tanımlaması ve bu gerçekler ile ulusal çıkarları
arasında yeni bir denge oluşturması gerekmektedir.
Bu çerçevede hükümetimiz;
• Türkiye’nin dış politikasını uzun vadeli bir perspektifle, yeni
dinamiklere dayanan bölgesel ve küresel konjonktürle uyumlu hale
getirecektir.
• Kamu kurumları bünyesinde dış politika alanında faaliyet gösteren
araştırma merkezleri, dış politika enstitüleri ve üniversitelerdeki
uluslararası ilişkiler bölümleriyle işbirliği yapılacaktır.
• Türkiye, bulunduğu bölgede bir istikrar unsurudur. Bu niteliğiyle,
çevresindeki kriz bölgelerinde daha fazla inisiyatif alacak ve krizlerin
çözümüne daha somut katkı sağlamaya çalışacaktır. Ulusal çıkarlarıyla ilgili
bölge ve kıta ölçekli gelişmeleri sadece izleyen değil, aynı zamanda
yönlendiren aktif bir diplomasi takip edilecektir.
• Hükümetimiz, bölgesel güvenlik ortamının, ekonomik kalkınmaya önemli
katkıda bulunduğu görüşündedir. Bu nedenle, Türkiye, yakın çevresinde güven
ve istikrarın tesisi için daha fazla çaba sarf edecek, komşularıyla diyaloga
dayalı ilişkiler sürdürme çabasını artıracak, böylelikle bölgesel
işbirliğinin gelişmesine daha fazla katkıda bulunacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye’nin gerek coğrafi, gerekse tarihi açıdan Avrupa ile yakın ilişkileri
bulunmaktadır. Avrupa ülkeleriyle ilişkiler Türkiye’nin dış politika
gündeminde en üst sıralarda yer almaya bundan sonra da devam edecektir.
Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliği Hükümetimizin hedeflerinin başında
gelmektedir. Bu amaçla, Türkiye’nin adaylığının genişleme sürecinde geri
çevrilmez bir niteliğe sahip olduğunun tescil edilmesini teminen, katılım
müzakerelerinin başlatılmasına çalışılacaktır. Hükümetimiz, Kopenhag
kriterlerini tam olarak yerine getirme konusunda kararlıdır. Türkiye’nin
Avrupa Birliği ailesi içerisinde hak ettiği yeri en kısa zamanda almasının
iki tarafa getireceği kazanımların yanı sıra Avrupa kıtasının ötesinde
barış, istikrar ve güvenlik yönlerinden olumlu sonuçlar doğuracağı
kuşkusuzdur.
• Bu çerçevede, TBMM tarafından gerçekleştirilmiş olan uyum yasalarının
güçlendirilmesi ve mevzuatımızın temel hak ve özgürlükler açısından bir
bütün olarak geliştirilmesi sağlanacaktır. Ayrıca, reformların uygulamaya
tam olarak yansıması ve uygulayıcılar tarafından da özümsenmesi için eğitim
çalışmalarına ağırlık verilecektir.
• Hükümetimiz Avrupa Birliğine uyum sürecinde ekonomik kriterler ile
müktesebata uyum alanlarında gerekli çalışmaları hızlandıracak, kamu kurum
ve kuruluşlarının eşgüdüm içinde çalışmalarını sağlayacak, uyum için gerekli
olan idari kapasiteyi güçlendirecek ve kamu kurumlarıyla, özel sektör ve
sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği ve dayanışmayı artıracaktır.
Ayrıca, Avrupa Birliği ile mali işbirliğinin geliştirilmesi ve etkin
çalışabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması sağlanacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
• Türkiye’nin NATO bünyesinde bugüne kadar ortaya koyduğu katkıya paralel
olarak, yeni Avrupa Savunma Stratejisi çerçevesinde oluşturulan Avrupa
Güvenlik ve Savunma Kavramı (AGSK) içinde hak ettiği yeri alması yolundaki
çabaları sürdürecektir. Bu bağlamda, Hükümetimiz, milli güç unsurları ve
siyaset araçlarından yararlanmak suretiyle gerek bölgesel, gerek küresel
planda barış ve istikrarın korunması ve yaygınlaştırılmasına, refah
düzeyinin yükseltilmesine bundan böyle de katkıda bulunmaya kararlıdır.
Muhtemel her türlü tehdidi caydırmada ve bölgesel ve küresel barış, istikrar
ve güvenliğin sağlanmasında çok önemli bir rol oynayan Silahlı
Kuvvetlerimizin NATO, BM ve AGİT bünyesindeki faaliyetleri devam edecektir.
• Türkiye ile dost ve müttefik ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik
işbirliği, bilim, kültür, teknoloji, yatırım ve ticaret alanlarında
yoğunlaştırılarak sürdürülecektir.
Değerli Milletvekilleri,
• Hükümetimiz, teröre karşı uluslararası zeminler oluşturulması ve
Türkiye’nin bu zeminlerde teröre karşı işbirliği yaparak mücadele edilmesine
önem verecektir. Bu çerçevede 11 Eylül sonrası tırmanma eğilimi gösteren
dinler ve kültürler arası gerilimlerin azaltılması ve küresel bir barış
ortamının sağlanabilmesi için aktif çaba sarf edecektir. Kültürel
çoğulculuğa ve diyaloga dayalı zengin tarihi birikimimiz bu doğrultuda
harekete geçirilecektir.
• Amerika Birleşik Devletleri ile uzun yıllardan beri savunma ağırlıklı olan
işbirliğini devam ettirecek ve bu işbirliği ekonomi, yatırım, bilim ve
teknoloji alanlarına yaygınlaştırılacaktır.
• İyi komşuluk ilişkileri içinde Rusya Federasyonu ile, kültürel
yakınlığımız çerçevesinde Orta-Asya ve Kafkasya ülkelerinde tarafların
çıkarlarını zedelemeyen, işbirliğine dayalı ilişkiler sürdürülecektir.
• Komşumuz Yunanistan ile karşılıklı ekonomik çıkarlara dayanan ilişkiler
artırılarak sürdürülecek ve bu ilişkilerin oluşturacağı güven ortamı
sayesinde, daha karmaşık olan siyasi sorunların çözümü için zemin
hazırlanacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
• Hükümetimiz, Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gereğine
inanmaktadır. Bu çözümde, gelecekte adadaki Türk varlığını tehlikeye sokacak
hiç bir girişime müsaade edilmeyecektir. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Kıbrıs konusunda yapılan barış
girişimi olumlu karşılanmakla birlikte, Hükümetimizce sorunun kalıcı bir
şekilde çözümü için ulusal çıkarlarımız ve Kıbrıs Türk halkının adadaki
varlığını ve egemenliğini garanti altına alacak bir müzakere süreci
öngörülmektedir.
• Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile tarihi, kültürel ve sosyal yakınlığımıza
rağmen, Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkilerinde beklentileri karşılayamadığı
bir gerçektir. Hükümetimiz, Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerin en ileri
noktaya taşınarak bölgenin geniş bir işbirliği alanına dönüştürülmesi için
çaba sarf edecektir.
• Orta-Doğu’da akan kan, tüm dünya kamuoyunu olduğu gibi, bu bölge ile yakın
kültürel ve tarihi ilişkileri olan Türk halkını da üzmekte ve endişeye sevk
etmektedir. Hükümetimiz, din ve ırk ayırımı yapmaksızın, kime ait olursa
olsun dökülen kanın ve göz yaşının acilen durdurulmasını sağlayacak tek
yolun, kalıcı bir barıştan geçtiğine inanmaktadır. Türkiye, Filistin’de
Birleşmiş Milletler kararları doğrultusunda ve Filistin halkının süregelen
acılarını dindirecek şekilde barışın tesisine yönelik çabaları desteklemeye
devam edecektir. Türkiye Filistin ve İsrail taraflarıyla iyi ilişkilerini
sürdürerek barışın tesisine yönelik çabalara katkıda bulunma imkanına sahip
olacaktır.
• Balkan politikamız, bölgedeki ülkelerle tarihi, kültürel ve ekonomik
ilişkilerimiz ışığında geliştirilecek, gerekirse yeniden
şekillendirilecektir. Bölge içindeki gerilimi düşürmek ve barış ortamını
kalıcı kılabilmek amacıyla ortak çıkar alanları oluşturmak için ekonomi
ağırlıklı projeler geliştirilecektir.
Değerli Milletvekilleri,
• Hükümetimiz, Türkiye’nin Arap Dünyasıyla ilişkilerine özel bir önem
vermektedir. Bir yandan bu ülkelerle ikili işbirliğimizin artırılması, öte
yandan İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) uluslararası alanda daha saygın yer
edinebilmesi ve inisiyatif alabilen dinamik bir yapıya kavuşturulması için
çaba sarf edecektir. Yine bu bağlamda, başkanlığını Cumhurbaşkanımızın
yaptığı İKÖ, Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK)
faaliyetlerine daha somut içerik kazandırmaya çalışacaktır.
• Geniş bir katılımla kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın
(KEİT), bölge ülkelerine yeni işbirliği imkanları vaat eden potansiyelinin
harekete geçirilmesi için çaba sarf edecektir.
• Türkiye, yakın komşusu Irak’la ilgili belirsizlikten tedirginlik
duymaktadır. Hükümetimiz Irak’ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğinin
korunmasına büyük önem atfetmektedir. Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması
Orta-Doğu’daki tüm dengeleri değiştirecektir. Hükümetimiz, Irak yönetiminin
Birleşmiş Milletler kararlarını tam olarak uygulaması, kitle imha
silahlarından arınmış, komşularıyla barış içinde yaşayan bir Irak’ın
uluslararası toplum içindeki yerini alması ve sorununun barışçı yönden
çözümünden yanadır.
• Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya ile karşılıklı saygı ve verimli işbirliği
temelinde gelişmekte olan ilişkilerimizin bu doğrultuda daha da ileri
götürülmesine çalışılacaktır. Nitekim 2003 yılı, Japonya’da "Türkiye Yılı"
ilan edilmiştir.
• Dış politikamızın geleneksel Atlantik ve Avrupa boyutlarının yanında,
Avrasya eksenli politikanın geliştirilmesi yolundaki çabalar
sürdürülecektir. Bu bağlamda, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
çerçevesindeki işbirliği güçlendirilecektir.
• Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası örgütler ve ECO ve KEİB gibi
bölgesel ekonomik işbirliği çabaları arasında rasyonel ve sistematik bir
koordinasyon sağlanacaktır.
• Kafkasya’da soğuk savaş dönemi şartlanmaları bir yana bırakılarak
işbirliği imkanları aranacak, zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip
olan bu bölgenin, Orta-Doğu ve Balkanlar’la ekonomik açıdan bütünleşmesine
katkıda bulunmaya çalışacaktır.
• Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının, bulundukları ülkelerdeki
haklarının daha fazla korunması için çaba sarf edilecek, gerek o ülkelerde
gerekse Türkiye’de karşılaştıkları sorunların ortadan kaldırılması için
mevcut mekanizmaları daha etkin biçimde işletilecektir.
Değerli Milletvekilleri
3 Kasım 2002 seçimleri, ülkemizde sadece yeni bir parlamento ve hükümet
yapısını ortaya çıkarmakla kalmamış; bundan daha önemli ve kalıcı olarak,
yaşadığımız çağla uyumlu olmayan bir siyaset kültürünü de geride bırakarak,
her bakımdan yeni bir siyaset dönemini başlatmıştır.
Bu yeni dönemi, eskinin kavram, kalıp ve alışkanlıkları ile değerlendirmek,
anlamak ve sorgulamak yaklaşımına bağlı kalanlar, toplumun dinamizminin ve
değişim iradesinin uzağına düşerek, verimsiz ve sonuçsuz bir siyasal çaba
içinde kalmaya mahkum olacaklardır.
Bu yeni dönem, evrensel standartlar ve hukukun üstünlüğü içinde milletimizin
iradesine ve gelişme arzusuna dayalı yeni anlayış, kavrayış, tutum ve
yöntemlerle siyaseti inşa edenlerin dönemi olacaktır.
Bu yeni siyaset anlayışı içinde siz değerli milletvekillerine sunmuş olduğum
bu programın hızla değişen, rekabetin arttığı, etkin ve katılımcı bir
yönetimin eskisinden de önemli hale geldiği bir dünyada, ülkemizin hak
ettiği yere gelmesinde önemli katkı sağlayacağına inancımız tamdır.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesinde, sürdürülebilir
kalkınma sağlayan ve kalkınmanın nimetlerini adil bir şekilde paylaşan,
tarihi ve kültürel kimliğinden kopmadan insanlık ailesinin onurlu bir
parçası olarak halkına özgürlük, adalet ve refah sunan bir ülke yolunda
hükümetimizin yapacağı bütün olumlu icraatlara güven ve destek olacağınıza
şüphemiz yoktur.
Sizlerden, eksikliklerimizi ve yanlışlıklarımızı tespit etmenizi,
uyarmanızı, eleştirilerle düzeltmenizi özellikle bekliyor, ortak akıl ve
işbirliği içinde geleceğe umutla bakıyoruz.
Aziz Milletimizin ve Yüce Meclisimizin güvenine layık olmaya çalışacağız.
Allah yardımcımız olsun |